Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.9.1994-1.1.2002 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı S.S.K."nun tüm temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, davacının, davalının nezdinde 01.09.1994-01.01.2002 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak davacının işveren davalıya ait işyerinde 04.11.1997-27.12.2001 tarihleri arasında aralıklı olarak toplam 148 gün çalıştığının tesbitine fazla talebin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde, hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumu dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki, bu tür kanıtların bulunmaması istemin salt bu nedenle reddini gerektirmez. Somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlara dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür hizmet tesbiti davaları kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle sonuca gidilirken araştırma ve soruşturmayı doğrudan genişletmek suretiyle ve olabildiğince delil toplanması gereği göz önünde tutulmalıdır.
Somut olayda, bilgilerine başvurulan tanıkların anlatımları gerçekten işveren davalıya ait işyerinde davacının iddia ettiği tarihler arasında kesintisiz çalıştığının kabulüne elverişli değildir. Diğer bir deyişle, tanıkların anlatımları, davacının iddia ettiği tarihler arasında, davalıya ait işyerinde kesintisiz olarak çalıştığının kabulünü gerektirecek somut ve inandırıcı bilgiler içermemektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, dosyaya ibraz edilmiş irsaliye ve faturaların adedi ve tarihi itibariyle çalışılan gün sayısının tesbit edildiği, daha açık anlatımla mübrez irsaliye ve faturaların düzenlendiği tarihlerde çalıştığının kabulü suretiyle hizmet süresinin tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Oysa, hizmet akdinin bağımlılık usnurunun gereği olarak işverenin emrinde çıkacak işi yapmak üzere beklenen zamanlarda iş süresinden sayılacağı ve giderek işverenin emride beklenen günde de çalışma olgusunun varlığının kabulü gerektiği göz önünde tutulduğunda bu yönde ki irdeleme değerlendirmeyi içermeyen raporun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı açıktır. Öte yandan davacının, daha önce Ankara 6. iş Mahkemesinin 1994/1300 Esas sayılı dosyasında görülüp kesinleşen alacak davasında verilen kararıda delil olarak belirtmek suretiyle Ankara 4.İş Mahkemesinde açtığı ve Yargıtay Denetiminden geçerek kesinleşen 1995/4098 Esas sayılı davada aynı işverene ait işyerinde 01.08.1984-01.09.1994 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tesbitine karar
verildiği görülmektedir. Aynı işverene ait işyerinde 01.08.1984-01.09.1994 tarihleri arası devrede çalışmanın kesintisiz olduğunun tesbit edilmiş olması, dava konusu devredeki çalışmanında aynı şekilde olduğu anlamına gelmez ise de dava konusu dönemde çalışma şekli ve koşullarının değiştirildiğinin açıkça belirlenmesi gerektiği halde bu yönde araştırma ve inceleme yapılmadığı açıktır. Bütün bu nedenlerle yetersiz araştırma ve inceleme ile sonuca gidildiği ortadadır.
Mahkemece yapılacak iş, davanın niteliği gözetilerek araştırma ve inceleme derinleştirilmei; bu bağlamda öncelikle dava konusu çalışmanın geçtiği işyerinin hangi tarihler arası işlem gördüğü S.S.K."dan sorulup tesbit edilmeli; Kuruma verilmiş işveren bordroları varsa getirtilip dönemde davacıyla birlikte çalışan bordro tanıkları, bordro verilmemiş ise komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş çalışanlar, bunda olmaz ise zabıta aracılığıyla davacının çalışmasını bilecek durumda olan kişiler belirlenerek bilgilerine başvurmalı, davacının Ankara6.iş Mahkemesinin 1994/1300 Esas sayılı dosyasında açtığı davaya ait dosya yada verilmiş karar örneği getirtilip davaya konu alacakların niteliği belirlenmeli, söz konusu dava hizmet akdinini feshi nedeniyle açılmış ise 01.09.1994 tarihinde sona ermiş olan hizmet akdinin dava konusu dönem yönünden hangi tarihte yapıldığı belirlenmeli, bu husus yazılı delille veya tanık sözleriyle kesin olarak tesbit edilemez ise 04.11.1997 tarihli fatura/ irsaliye ya değer verilmeli, fatura ve irsaleyelerin tarihlerinin öncesi ve sonrasında davacın işyerinde işverenin emride bekleyip beklemediği, çalışma şeklinin kesintisiz mi yoksa kısmi süreler mi veya iş olduğundan çağrılma şeklinde mi olduğu saptanmalı, belirtilen araştırmalar yapıldıktan sonra tekrar bilirkişiden rapor olunmalı bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucana göre karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.