MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında hırsızlık ve mühür bozmak suçlarından 16.11.2006 tarih ve 2006/513-1059 sayılı beraat kararının yakınan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 22.02.2010 tarih ve 2009/4255 esas 2010/5004 karar sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan yakınan kurumun kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilmesine rağmen katılan sıfatını almadığından bahisle temyiz isteminin reddine, mühür bozmak suçundan ise kovuşturma evresinde ek iddianame ile mühür bozmak suçundan açılan davadan haberdar edilmeyen katılan sıfatını alabilecek suçtan zarar görmüş bulunan yakınan kurumun duruşmaya çağrılarak davaya katılmak isteyip istemedikleri sorularak, davaya katılmak istemeleri halinde bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden, bahisle hükmün bozulduğu,
Bozma kararına uyularak bozma sonrası yapılan yargılamada yakınan kurum vekili duruşmadan haberdar edilmesine rağmen 25.03.2011 tarihli hükme kadar, 5271 sayılı CMK’nun 238. maddesi gereğince davaya katılma talebinde bulunmadığı katılan sıfatını almayan yakınan kurumun temyiz yetkisi bulunmadığı halde mühür bozmak suçundan 25.3.2011 tarihli hükmün temyiz incelemesi yapılması için Yargıtaya gönderildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.7.2012 tarih ve 2-2011/270808 sayılı yazısı ile 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrasına göre işlem yapılması için mahkemesine iadesi üzerine mahkemece duruşma açılarak yakınan kurum vekilinin bu aşamada yapmış olduğu katılma talebi kabul edilerek, mahkemece 26.09.2012 tarih ve 2012/675-551 sayılı karar ile daha önce bu konuda verilmiş olan beraat kararının kesinleşmiş olmasına rağmen elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan yine beraat kararın verilmiş ise de; öncelikle mahkemenin 25.03.2011 tarihli kararına yönelik temyiz başvurusunun sonuçlandırılması gerektiği bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.07.2012 tarihli iade yazısı sonrasında yapılan işlemler ve 26.09.2012 tarihli beraat kararının hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu belirlenerek yakınan kurum vekilinin 25.03.2011 tarihli kararına yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Katılan sıfatını almayan yakınan kurumun hükmü temyiz yetkisi bulunmaması nedeniyle yakınan vekilinin temyiz isteğinin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.