3. Hukuk Dairesi 2021/4237 E. , 2021/7105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile aralarında 05/08/2008 başlangıç tarihli üç yıl süreli aylık 2.000 TL bedelli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralanan yerin alabalık tesisi olarak işletilmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, henüz bir yıl dolmadan davalının işletmeyi çalıştırmasını engellediğini, kiralananın anahtarlarını değiştirdiğini, taşınmaza giremediğini, davalının BK"nun 96. maddesi uyarınca maddi zararını tazmin etmesi gerektiğini, aylık net kazancının 2.500 TL olduğunu belirterek sözleşmenin sona ereceği 05/08/2011 tarihine kadar olan kazanç kaybından şimdilik 10.000 TL tutarındaki kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında tazminat miktarını ıslah ederek bilirkişi raporunda hesaplanan 29.368,92 TL" nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının kira bedelini ödemediğini, sözleşmeye konu yeri işletemediğini, işletmeyi terk ettiğini, işletemediği bir yerden aylık 2500 TL kar elde ettiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 18/06/2015 tarih 2014/8635 esas 2015/6172 karar sayılı ilamı ile, ".... Mahkemece konusunda uzman bilirkişi kurulundan, davacının benzer nitelikteki bir işyerini ne kadar zamanda kiralayabileceği hususunda rapor alınarak davalının bu süre kadar kar kaybı ile sorumlu tutulması gerektiği " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15.383.27 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, bu defa Dairemizin 08/05/2018 tarih 2017/7733 esas 2018/4808 karar sayılı ilamı ile " ..hükme esas alınan bilirkişi raporu hukukçu tarafından düzenlenmiş olup, hüküm vermeye yeterli olmayıp Yargıtay denetimine uygun değildir. Bu nedenle bozma ilamı doğrultusunda konusunda uzman bilirkişi tayini ile rapor alınarak kar kaybına karar verilmelidir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda mahkemece; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mahallinde bilirkişi eşliğinde keşif yapıldığı, ancak bozma kararı uyarınca bilirkişilerden davacının benzer nitelikteki bir işyerini ne kadar zamanda kiralayabileceği hususunda rapor istenilmiş ise de, bu tespitin yerine getirilemediği, bu konuda çeşitli kurumlara müzekkere yazılmış ise de bilirkişi temininin mümkün olmadığı, yapılan değerlendirme neticesinde dava konusu yerin nevi şahsına münhasır özelliklerinin bulunduğu, sıradan bir konut veya dükkan gibi değerlendirilerek bir yeri ne kadar zamanda kiralayabileceği hususunun tespit edilmesinin mümkün görülmediği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile 15.383.27 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kiracı tarafından açılan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında, 05/08/2008 başlangıç tarihli üç yıl süreli aylık 2.000 TL bedelli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile kiralanan yer alabalık tesisi olarak işletilmek üzere kiralanmıştır. Davacı, henüz bir yıl dolmadan davalı tarafından işletmeyi çalıştırmasına engel olunduğunu, kiralananın anahtarlarının değiştirildiğini, taşınmaza giremediğini belirterek kazanç kaybına ilişkin talepte bulunmuş; davalı ise, davacının kira bedelini ödemediğini, sözleşmeye konu yeri işletememesi sebebiyle işletmeyi terk ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Bozma öncesinde, hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 15/04/2016 tarihli raporda, davacı kiracının benzer nitelikteki bir iş yerini yeniden 11 ay içerisinde kiralayabileceği belirtilmiş; Dairemiz bozma ilamında, davacının benzer koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir işletmeyi ne kadarlık bir sürede kiralayabileceğine ilişkin hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen raporun yeterli olmadığı belirtildiği halde, mahkemece yeni bir rapor alınmadan yazılı gerekçe ile hüküm tesis edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
O halde mahkemece yapılacak iş; bozma ilamı doğrultusunda, Bilirkişi Yönetmeliği 50. maddesi de gözetilerek, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyetten davacının benzer koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir işletmeyi ne kadarlık bir sürede kiralayabileceğine ilişkin, taraf ve Yargıtay denetimine uygun rapor düzenlenmesi sağlanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hüküm bu nedenlerle bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.