8. Hukuk Dairesi 2018/12034 E. , 2019/3600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal-Tescil, Olmadığı Takdirde Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal tescil, olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı ... Kurmuş vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin bağış gerekçesiyle davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Daire"nin 05.06.2012 tarihli ve 2012/679 Esas, 2012/5303 Karar sayılı ilamı ile onanmış, davacı vekili bu defa karar düzeltme talebinde bulunmuş, Dairenin 24.12.2012 tarihli ve 2012/8890 Esas, 2012/13016 Karar sayılı ilamı ile "davacıda bağışlama kastı ve iradesi bulunmadığı, davacının taşınmazın alımına 1.800 TL katkıda bulunduğu, davacının 1.800 TL katkısı gözetilerek alım değeri olan 2.500 TL karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunacak bu katkı oranının dava tarihinde tespit edilen taşınmazın değeri ile çarpılması sonucu çıkacak miktarın davacı yararına katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı" gereğine işaret edilerek Daire"nin onama ilamının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile katkı payı alacağı olarak 154.800 TL"nin karar tarihinden itibaren işlenen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair ikinci kararı, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 17.02.2016 tarihli ve 2015/16151 Esas, 2016/2572 Karar sayılı ilamı ile "davacı ... tarafından Yargıtay Ön Kayıt Bürosuna teslim edilen usulüne uygun kimlik tespiti yapılmış 15.02.2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirildiği, mahkemece uyuşmazlığın esası hakkında karar verilerek davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davadan feragat edilmesi durumunda, dava hakkında nihai hüküm verme yetkisi yerel mahkemeye ait bulunduğundan, davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi" gereğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemenin, davacı asilin sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediği anlaşılmakla, Yargıtay"da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine dair üçüncü kararı, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 16.02.2017 tarihli ve 2016/21980 Esas, 2017/1926 Karar sayılı ilamı ile "Mahkemece mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmadığı, sadece "Davacı asilin sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediği anlaşılmakla Yargıtay"da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinildiği, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz karar kurulmadığı, bu durumda usulün öngördügü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı, mahkemece yapılacak işin, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması" olduğu gereğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemece son bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davacı asilin sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediği anlaşılmakla Yargıtay"da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile, önceki karardaki gibi davanın kabulüne, katkı payı alacağı olarak 154.800 TL"nin karar tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairenin 17.02.2016 tarihli bozma ilamından sonra mahkemece, davadan feragatin geçerli olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılarak karar verildiğinden, mahkemenin son hükmü direnme hükmü niteliğinde olmayıp yeni hüküm niteliğindedir. Ne var ki, mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dosya incelendiğinde, mahkemece 15.06.2016 tarihli yargılama oturumunda tercüman vasıtasıyla davacının dinlendiği, beyanının alındığı, başkaca herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, taraf delilleri toplanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine dosya içerisinde bulunan Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 25.01.2017 tarihli ve 2016/1214 Esas, 2017/37 Karar sayılı kararından davacının vesayet altında olduğu, vasi tarafından davacı vekiline vekaletname verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece vesayet dosyası getirtilip, taraf delilleri de toplanarak davadan feragatin geçerli olup olmadığı hususu üzerinde durularak buna ilişkin bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
03.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.