Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.03.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; 01.07.2014 dair verilen günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacı şirketin dava ehliyeti bulunmadığını, iştira hakkını almayı kabul edenin T... P... Yayıncılık ve Reklamcılık A.Ş. iken ihtarname keşide eden ve dava açan şirketin T... K..P.. A.Ş. olduğunu, davanın haksız ve kötüniyetli olarak ikame edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Davalı vekili 01.07.2014 tarihli oturumda mazeret dilekçesi göndermiş, mahkemece de mazeret dilekçesi verildiği tutanağa geçirilmiş olmasına rağmen mazerete ilişkin bir karar verilmemiştir. Bir davanın duruşmasına gelmeyen asil ya da vekil tarafından mazeret dilekçesi verildiğinde, mazeret bildirimi ya reddedilir ve duruşmaya devam olunur ya da kabul edilerek duruşma ileri bir tarihe ertelenir. Mazeret kabul edildiği takdirde, yeni duruşma günü için pul verilmiş ise onunla, verilmemiş ise diğer taraftan alınmak suretiyle mazeretli olan kişiye (ya da vekiline) bildirilir. Çünkü işin mahiyetine ve mahkemenin türüne göre bir yargısal işlem ancak tefhim veya tebliğ ile sıhhat kazanır. Hemen belirtilmelidir ki, mazeret üzerine gelmeyen tarafın duruşma gününü mahkeme kaleminden öğrenmesine ya da masrafı karşılandığında yeni duruşma gününün tebliğine karar verilemez. Çünkü, masrafın karşılanması mazeret veren tarafın takdirine bırakılması halinde masraf verilmediği takdirde yeni duruşma günü mazeret bildiren tarafa tebliğ edilemeyeceğinden yargısal işlem sıhhat kazanamayacaktır. Duruşma gününün mazereti kabul edilen tarafa davetiye ile bildirilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. (Yargıtay HGK.nın 06.04.1955 tarihli ve 1591/1690 sayılı kararı) Bu bildirim zorunluluğu, hukuka bağlı devletlerin en az “iddia” kadar “savunmaya” vermesi gereken önemden ve bir davanın takip edilmesinin gereklerinden kaynaklanmaktadır. Somut olayda, davalı vekilinin 01.07.2014 tarihli mazeret dilekçesine ilişkin kabul ya da reddine karar verilmeksizin yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmak suretiyle davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.