
Esas No: 2010/6723
Karar No: 2010/8326
Karar Tarihi: 15.07.2010
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/6723 Esas 2010/8326 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2010
NUMARASI : 2006/224-2010/36
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 7 ve 11 nolu bağımsız bölümlerin babası A. A.tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak amcası davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürüp vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davadan feragat ettiğini bildirmiş, akabinde feragat beyanının baskı sonucu olduğunu açıklamıştır.
Davalı, dava konusu taşınmazların davacının serbest idaresi ile verdiği usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname ile tapuda işlem gördüğünü, vekaletnamenin satış yetkisini de içerdiğini, yetkili temsilci A.ile arasındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle gerçek sahibi A.tarafından kendisine temlik edildiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “davacının davadan vazgeçme beyanından dönmesinin incelenmesi, feragat beyanının gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının açıklığa kavuşturulması, gerçek irade ürünü olduğunun anlaşılması halinde davanın bu sebeple reddedilmesi, aksi halde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davadan feragat dilekçesinin ikraha dayalı olarak verildiği saptanarak, feragat beyanına itibar edilmemek suretiyle işin esası bakımından karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, davacının imzasını havi 02.01.2004 tarihli belgede, davacının dava konusu taşınmazların esasen vekili olduğunu belirttiği babası A.A.’ın olduğunu, kendisi üzerine şeklen sicil kaydının oluşturulduğunu bildirdiği görülmektedir.
Anılan belgenin sıhhati konusunda iradeyi ifsad edici bir nedenin ileri sürülmediği gözetildiğinde bu beyanın davacıyı bağlayacağı tartışmasızdır.
Bu olgu karşısında, babası olan A.’e vekalet verilmiş olması ve onun tarafından da taşınmazların davalıya satış suretiyle temlik edildiği kabul edilmelidir. Bir başka ifadeyle vekalet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle temlikin gerçekleştirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.