Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı bulunduğu dava konusu 920 parsel sayılı taşınmazı kiraya vermek istediğini, ancak davalıların kendisine engel olduklarını, gelen kiracıları tehdit ederek kiralamalarına engel olduklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile ecrimisil isteklerinde bulunmuştur. Davalılar, davacının taşınmazı tasarruf etmesine engel olmadıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalıların taşınmazın bahçe kapısını kapatarak, taşınmaza giriş ve çıkışa engel oldukları gerekçesiyle elatmalarının önlenmesiyle, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın davacı ile davalı H. dışındaki davalı ve dava dışı kişiler arasında paylı mülkiyet üzere kayıtlı bulunduğu, diğer davalı H.’nin de paydaşlardan davalı C.’in eşi olduğu, daha önce görülen 2003 / 600 Esas sayılı dava sonucu 15.06.2005 tarih 321 sayılı kararı ile taşınmaz üzerinde davaya konu edilen “A” harfi ile gösterilen binanın paydaşlardan Z.tarafından yaptırılarak sonrasında payı ile birlikte davacıya satıldığının belirtildiği görülmektedir. Davacı G. söz konusu binanın 3. kişiye kira verilmesine davalıların karşı çıktığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Gerek yanların beyanları, gerek tanık anlatımları ve keşif sonrası düzenlenen rapor ve krokiden taşınmaz üzerinde tüm paydaşları bağlayan ve her paydaşın payına karşılık bir yer özgülenmesi tarzında fiili kullanma biçimi ya da özel parselasyon planının gerçekleştirilmediği sonucuna varılmaktadır. Önceki davada dava konusu binanın davacının bayi tarafından yaptırıldığına ilişkin belirleme paydaşlığın giderilmesi davası aşamasında gözetilecek ve binanın bedelini isteme hakkı öngörecek bir husustur. Olaya bu açıdan bakıldığında Türk Medeni Kanununun 691. maddesi ve 1955 tarih 12/18 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kiraya vermenin pay ve paydaş çoğunluğuna bağlı olduğu bu nedenle davacının tek başına kiraya vermek istemesinde haklı olmadığı kabul edilmelidir. Öte yandan, krokinin izlenmesinden davacının taşınmaz içersinde kullanabileceği yerlerin bulunduğu da sabittir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalıların temiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.