Taraflar arasında görülen davada; Davacı kayden paydaşı olduğu 12 parsel sayılı taşınmazdaki 8 Blok 4 nolu bağımsız bölümün davalılar tarafından haklı bir nedenleri olmaksızın kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, çekişmeli taşınmazı kiracı sıfatıyla kullandıklarını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacı tarafından fuzuli şagil iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu bağımsız bölümün kayden davacı ile dava dışı G.K.’a ait olduğu, davacının taşınmazı davalılar tarafından haklı bir nedenleri olmaksızın kullanıldığını, ihtara rağmen boşaltılmadığını ileri sürerek, sulh hukuk mahkemesinde Türk Medeni Kanununun 683 maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi istemiyle eldeki davayı açtığı, sulh hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucu davalıların fuzuli şagil olduklarının belirlendiği ve davanın kabulle sonuçlandığı, temyiz isteği üzerine Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu tarafından temyiz itirazlarının inceleme merciinin Yüksek 14.Hukuk Dairesi olduğunun belirlendiği ve bu Dairece, yapılan temyiz incelemesi sonucu değer yönünden görevsizlik hususunun düşünülmesi gerekçesiyle kararın bozulduğu ve dosyanın görevsizlikle süresi içerisinde mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere; taraflar arasında kira ilişkisinin bulunması halinde 6570 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı ve bu durumda da münhasıran sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, gerek Yüksek Hukuk Genel Kurulunca görev belirlemesi yapılırken, gerekse Yüksek 14.Hukuk Dairesince bozma yapılırken kira ilişkisinin varlığı kabul edilmemiş, Türk Medeni Kanununun 683.maddesine dayalı mülkiyet hakkından kaynaklanan uyuşmazlık olarak yorumlanarak karara gidilmiştir. Bunun yanında davalılarda Yüksek 14.Hukuk Dairesinin bozma ilamı karşısında olayda kira ilişkisi bulunduğu 6570 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği yönünde bir itirazda da bulunmamışlardır. Hal böyle olunca, davalıların çekişmeli taşınmazı muvafakata dayalı olarak kullandıkları, davadan önce ihtar çekilmek suretiyle muvafakatın geri alındığı tarihten itibaren davalıların fuzuli şagil durumuna düştükleri gözetilmek ve davacının mülkiyet hakkına değer vermek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kira ilişkisi bulunduğundan bahisle davanın reddedilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.