Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/3231 Esas 2006/6439 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/3231
Karar No: 2006/6439
Karar Tarihi: 13.6.2006

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/3231 Esas 2006/6439 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/3231 E.  ,  2006/6439 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi      :  Germencik Asliye Hukuk İş Mahkemesi
    Tarih                :  14.09.2005
    No                    : 19-348  
                           
    Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    Dava, davacıların yakınlarının ölümü ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu iddiasına dayalı davacı anne ve babanın maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın Borçlar Kanunun 45.maddesine dayalı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğunun kabulü ile davacı anne ve babanın maddi tazminat istemlerinin aynen kabulüne karar verilmiştir.
    Yapılan incelemede davacıların oğulları C. S."nın davalıya ait incir işletmesi işyerinde ambalaj bölümünde çalışırken çalışma esnasında uzatma kablosu ile elektrik enerjisi alınmak suretiyle kullanılan müzik setinin fişini uzatma kablosunun fişinden çıkarıp uzatma kablosunu toplarken fişte olan uzatma kablosundan elektrik akımına kapılarak vefat ettiği, olaydan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunca işyerinde teftiş yapılıp rapor düzenlenmesine rağmen olaydan Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının haberdar edilmediği ve ölenin sigorta kaydının da bulunmadığı görülmektedir.
    506 sayılı  Yasa"nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını  en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın  iş  kazası sayılıp sayılmayacağı  hakkında gerekirse   Kurum’ca soruşturma  yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere  yazı ile bildirileceği,  ilgililerce  yetkili mahkemeye  başvurularak Kurum kararına  itiraz  olunabileceği,   itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir.  Öte yandan  Sosyal Sigortalar Kurumu  tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin  davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde  olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi  önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan  gelirin peşin sermaye  değerinin belirlenen tazminattan  düşülmesi gerektiği Yargıtay"ın  oturmuş ve yerleşmiş  görüşlerindendir. Somut olayda, Sosyal Sigortalar Kurumunun olaydan haberdar edilmediği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan tazminat davasının niteliği göz önünde tutularak öncelikle hak sahiplerine  gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar  Kurumuna başvurması, taleplerinin kurumca kabul edilmemesi halinde Sosyal Sigortalar  Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden    işveren aleyhine  tesbit dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır. Diğer yandan davanın niteliği gözönünde tutularak kusurun aidiyet ve oranları belirlenmeden  ceza mahkemesinde  alınan kusur raporuyla yetinildiği  dosya  içeriğinden  anlaşılmaktadır. Oysa  İş  Kanununun 77. maddesi  İşçi  Sağlığı ve İşçi Güvenliği Tüzüğünün öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptanmalıdır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.