(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2020/6724 E. , 2020/10025 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık ..."nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 23/11/2011 tarihli ve 2010/538 esas, 2011/377 sayılı kararının Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 21/04/2016 tarihli ve 2015/11890 esas, 2016/6506 karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşerek infazına geçilmesini müteakip, 02/12/2016 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik doğrultusunda uzlaşma hükümlerinin uygulanması talebinin kabulüne ilişkin Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 27/07/2018 tarihli ve 2010/538 esas, 2011/377 sayılı ek kararını takiben, taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle mahkûmiyet hükmünün ortadan kaldırılarak kamu davasının düşürülmesine dair Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 24/09/2018 tarihli ve 2010/538 esas, 2011/377 sayılı ek kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 13/02/2020 gün ve 94660652-105-35-16033-2019-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 19/02/2020 gün ve 2020/22823 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize sunulmuştur.
Anılan ihbarnamede;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12/09/2006 tarihli ve 2006/359 esas, 2006/7944 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 23/11/2011 tarihli kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 21/04/2016 tarihli ve 2015/11890 esas, 2016/6506 karar sayılı ilâmında "...sanığın, mağdurun evinden hırsızlık yapmış olması karşısında, eyleminin TCK"nın 142/1-b maddesine uyduğu gözetilmeden, 141/1. Maddesi ile uygulama yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılamamıştır." şeklinde belirtilerek kararın onanmasına karar verildiğinin anlaşıldığı,
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 12/12/2018 tarihli ve 2018/7740 esas, 2018/16042 karar sayılı ilâmında da kabul edildiği üzere, sanığın müştekinin sokak üzerine park ettiği motosikletini düz kontak yapmak suretiyle çalmak biçimindeki eylemi sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-e maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken anılan Kanun"un 141/1. maddesi gereğince cezalandırıldığı somut olayda, yerel mahkemenin yanılgılı uygulaması nedeniyle ortaya çıkarmış olduğu sonuç esas alınmak suretiyle, sanığın nitelikli hırsızlık eylemi sebebiyle uzlaştırma hükümleri uygulanamayacağı halde, cezanın infazının durdurulmasını müteakip uzlaştırma işlemleri yapılarak, sanığın yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan sonuçtan ikinci kez yararlandırılmasına yol açacak şekilde taraflar arasında uzlaşma sağlandığından bahisle mahkûmiyet hükmünün ortadan kaldırılması ile kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulduğu,
Dairemizin 09.06.2020 tarihli ve 2020/5304 esas, 2020/5231 sayılı kararıyla;
“Sanığın, kiracısı olduğu mağdurun evine gelerek bir adet dizüstü bilgisayarı çalması şeklinde gerçekleşen olayda, Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 21/04/2016 tarih, 2015/11890 esas ve 2016/6506 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunu"nun 142/1-b. maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu ve suçun uzlaştırma kapsamı dışında kaldığı anlaşılmakta ise de; sanık hakkında kesinleşen hükmün TCK"nın 141. maddesine uyması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alınması, sanık hakkında TCK"nın 141. maddesinden kesinleşen hükmün Yargıtay denetiminden geçmesi sebebiyle sanık bakımından sonradan lehine değişecek kanun değişiklikleri bakımından kazanılmış hak teşkil edeceği gözetilerek anılan hususa yönelik yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 28/06/2020 tarih ve KYB- 2020/22823 sayılı yazısı ile;
Yapılan incelemede, itirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından TCK"nin 141/1, 62/1, 51/1, 51/3 ve 53. maddeleri uyarınca kurulan hükmün Yargıtay 22. Ceza Dairesi tarafından vasıf yönünden (hırsızlık suçunun TCK"nin 142/1-b olacağı yönünde) eleştirilerek onanması sonucu kesinleştiği, kesinleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren CMK"nin 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında 5237 sayılı TCK"nin 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da bulunduğu, bu çerçevede kesinleşen hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alınmasının mümkün olup olmayacağının belirlenmesine yöneliktir.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.11.1998 gün ve 282-348, 23.03.2004 gün ve 41-70, 04.03.2008 gün ve 47-43 ve 17.11.2015 gün ve 391-408 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, sanığın lehine olan yeni kanun düzenlemesi nedeniyle yapılan uygulamada aleyhe değiştirememe kuralı uyarınca hakkında ağır sonuç ceza uygulanmayan, başka bir ifadeyle bu kuraldan bir kez yararlanmış olan sanığın, önceki yanılgılı uygulama ile ortaya çıkan hafif sonuçtan dolayı ikinci kez avantaj sağlayacak şekilde yararlandırılması adalet ve hakkaniyet uygulaması ile bağdaşmaz. Somut olayda yerel mahkemece uygulanan TCK"nin 141/1. maddesi uyarınca sanığa eyleminin karşılığı olan cezadan daha az ceza verilmiş, karar aleyhe temyiz edilmediğinden Yargıtay 22. Ceza Dairesi tarafından eylemin yanlış vasıflandırılması nedeniyle sanığın az ceza aldığı hususu eleştirilerek hükmün onanmasına karar verilmiş, başka bir ifadeyle sonuç cezadan dolayı sanığa atıfet tanınmıştır. Hükmün onanarak kesinleşmesine müteakip yürürlüğe giren CMK"nin 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında 5237 sayılı TCK"nin 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da bulunduğu gerekçesiyle bu kez uzlaşma nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesi, bir kez tanınan atıfetin genişletilmek suretiyle hakkaniyete aykırı olarak adalet ve eşitlik ilkelerini zedeleyecek şekilde sonuç doğurmaktadır.
Nitekim, Yüksek Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 14.03.2018 tarih 2018/803 esas, 2018/2654 karar, 20.12.2017 tarih 2017/4599 esas, 2017/13904 karar, 28.02.2018 tarih 2017/3873 esas, 2018/1985 karar sayılı ilamları, Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 12.12.2018 tarih 2018/7740 esas, 2018/16042 karar sayılı ilamı ve Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 30.11.2017 tarih 2017/5252 esas, 2017/13834 karar, 12.04.2017 tarih 2017/2574 esas, 2017/4020 karar sayılı
ilamlarında da açıklandığı üzere, sanığın eylemine ilişkin suç vasfında yanılmanın sonraki hukuksal değerlendirmelerde kazanılmış hak sağlamayacağı, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nin 142/1-b maddesine uyan suçu oluşturduğu, sanığın eylemine uyan atılı nitelikli hırsızlık suçunun 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi kapsamında uzlaşma kapsamında olmadığı gözetilmeden, uzlaştırma isteminin reddine karar verilmesi yerine tarafların uzlaştıklarından bahisle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı görülerek, 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi çerçevesinde Yargıtay 13. Ceza Dairesinin anılan kararına karşı itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM :
“Açıklanan gerekçelerle;
1-) 09.06.2020 tarihli ve 2020/5304 esas, 2020/5231 sayılı kararının kaldırılması,
2-) Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 24.09.2018 tarihli ve 2010/538 esas, 2011/377 sayılı ek kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA karar verilmesi,
3-) Yüksek Daireniz aksi kanaatte ise dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28/06/2020 tarih ve KYB- 2020/22823 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİ ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 09.06.2020 tarihli ve 2020/5304 esas, 2020/5231 karar sayılı bozma kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 22/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.