20. Hukuk Dairesi 2017/7760 E. , 2019/1354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 09/08/2012 harç tarihli dava dilekçesi ile; ... ilçesi, ... köyü 629 ve 630 parsel sayılı taşınmazlar ve bu taşınmazlar ile müvekkilinin malik olduğu 135 ve 171 parseller arasında kalan ekli krokide işaretlenen alanın daha önceden iptal edilen tapu kayıtları içinde kaldığını ve orman olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında müvekkiline ait 135 ve 171 parsellere ait tapu sınırları içerisinde kalmakta ise bedelsiz, tapu sınırları dışında kalmakta ise bedelli olarak müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davacı vekili yargılama sırasında vermiş olduğu 14/12/2015 tarihli dilekçesinde 07/10/2015 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve kısmi ıslah talebi olduğunu yazmışsa da dilekçesinin sonuç bölümünde, müvekkilinin kullanımında olan 629 ve 630 sayılı parseller ile bilirkişi raporunda sarı alan olarak tespit edilen ve (A) harfi ile gösterilen yerin de 6292 sayılı kanun kapsamında müvekkiline bedeli karşılığında satılmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili 21/12/2015 tarihli dilekçesinde; davacı vekilinin 629 ve 630 parsellerle ilgili kullanım iddiasının iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
Davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... Yönetimi vekili, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen ve tapuda kayıtlı bulunmayan tescil harici bırakılan dava konusu yerin özel mülkiyete konu edilemeyeceği ve zilyetlikle kazanılamayacağını savunarak davanın reddini, taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tescilini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesi olan ... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; bilirkişi kurulunca (A) harfi ile gösterilen dava konusu yerde 3402 sayalı Kanunun 14. ve 17. maddelerinde aranan imar ve ihya şartlarının oluşmadığı, yerin ekonomik amaca yönelmiş zilyetlikle kullanılmadığı, 25/07/1972 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastro çalışmalarında yerin paftasında Devlet ormanı olarak sınır dışı bırakıldığı, 1959, 1975 ve 1993 yıllarına ait hava fotoğraflarında üzerinde bitki örtüsünün bulunduğunun tespit edildiği, dava konusu 629 ve 630 parsellerle ilgili kullanıcılığa yönelik talebinin ise 07/08/1998 tarihinde yapılan 2/B uygulama çalışması üzerinden 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü, 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelli ve bedelsiz tescil isteminin idareyi işlem yapmaya zorlayıcı karar verilemeyeceği ve bu parsellerin 2/B uygulama çalışmasına konu edilmediği gerekçeleriyle davacının davasının reddine, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin 713/6 madde uyarınca ileri sürdükleri taleplerin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı, davalı Hazine ve dahili davalı ... Yönetimi tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesince, davacının 629 ve 630 nolu parsellere ilişkin harçlandırılmış usulüne uygun bir davası bulunmadığı halde bu parseller hakkında karar verilmiş olması yerinde olmadığı gibi davacının bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen yere ilişkin kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine istinaden tescil davası da bulunmadığı halde bu yere ilişkin 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zaman aşımının koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş olmasının da yerinde olmadığı, davacı vekilince, dava konusu yapılan (A) harfiyle gösterilen yerde müvekkilinin zilyet olduğunun tespit edilerek 6292 sayılı Kanun uyarınca yasal imkanların müvekkiline sağlanarak bedelli veya bedelsiz yerin müvekkili adına tescilinin talep ve dava edildiği, bu talebin idari işleme ilişkin olmasına ve mahkemece idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde karar verilmesine olanak bulunmadığına göre davacının davasının dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar vermek gerektiği, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılmış bir tescil davasının bulunmaması nedeniyle de taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline yönelik, Hazinenin ve Orman Yönetiminin taleplerinin reddine karar vermesi gerektiği belirtilerek davacının dava konusu yaptığı bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen yere ilişkin ilk derece mahkemesince verilen karar sonucu itibariyle doğruysa da gerekçesinde hata edildiği belirtilerek HMK’nın 353/1-b-2 ve 355 maddeleri uyarınca ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/256 Esas 2016/336 sayılı kararının kaldırılmasına, davacının idareyi işlem yapmaya zorlayıcı mahiyette taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelli ya da bedelsiz tescili istemli davanın dinlenme olanağı bulunmadığından reddine, dava konusu yapılan yerle ilgili TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılmış bir tescil davası bulunmadığından Orman Yönetimi ve Hazinenin TMK’nın 713/6 maddesi uyarınca taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince tescil harici alanın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.
Dava, 6292 sayılı Kanun kapsamında taşınmazın bedelsiz veya bedeli karşılığında tapuya tescili isteminden ibarettir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ilk orman kadastrosu 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır. Daha sonra yapılan ve 13.12.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu 1972 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün HMK"nın 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK"nın 302/5 ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 04/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.