16. Hukuk Dairesi 2020/3766 E. , 2021/328 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... İdaresi, 21.08.2008 tarihli dava dilekçesiyle; yörede 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ile 101 ada 1, 102 ada 1 ve 103 ada 1 nolu parsellerin orman olarak tespit edilerek kısmi ilana çıkartıldığını, dava dilekçesinde gösterilen ve ölçüm ve sınırlandırma yapılmadığı için ada ve parsel numaraları bulunmayan alanların ise orman sayılan yerlerden olduğu halde orman sınırları dışında bırakıldığını ileri sürerek; bu alanların orman sınırları içine alınması talebiyle Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine husumet yönelterek dava açmıştır. Dava tarihinden sonra yapılan tesis kadastrosu sırasında davaya konu ... İli Midyat İlçesi ...’de bulunan 153 ada 16 parsel ve 123 ada 86 parsel sayılı sırasıyla 8.044,34 ve 5.739,99 metrekare yüzölçümündeki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tarla vasfıyla ... adına tespit edilen taşınmazların tutanakları da, davalı şerhi verilerek getirtilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 153 ada 16 parsel nolu taşınmazın tespit gibi tesciline; 123 ada 86 parsel nolu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 2.410,68 metrekarelik kısmının kadastro tespitinin iptali ile, bu kısmın orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen 3.329,31 metrekarelik kısmının ise davalı gerçek kişi adına tespit gibi tesciline dair verilen hükmün davacı ... İdaresi ve davalı Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.03.2017 tarihli ve 2016/10925-2017/2240 Esas-Karar sayılı kararıyla “Kısmi ilan süresi içinde dava açıldığına ve taşınmazlar için kadastro tutanağı düzenlediği sırada taşınmaz davalı olduğuna göre, kadastro tutanaklarının malik hanelerinin açık olduğunun kabul edilmesi, taşınmazın bulunduğu köyün 6360 sayılı Kanun gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak Midyat İlçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığına göre, davalı köyün bağlı bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığı ile ilgili Büyükşehir Belediye Başkanlığının ve Hazinenin davaya katılımları sağlanarak taraf teşkilinin oluşturulması; delillerinin toplanması, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi” gereğine değinilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne davaya konu 153 ada 16 parsel nolu taşınmazın davalı ... adına tespit gibi tesciline; 123 ada 86 parsel nolu taşınmazın 14.04.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.410,68 metrekarelik kısmın kadastro tespitinin iptali ile, bu kısmın orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen 3.329,31 metrekarelik kısmın davalı ... adına tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... İdaresi ve davalılar Hazine, ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş ise de, bozma gerekleri yerine getirilmemiş olup yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; orman bilirkişisi 1953 hava fotoğrafının incelendiğini, 153 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tamamının açık olarak göründüğünü, 123 ada 86 parselin (A) ile gösterilen kısmının meşe ağaçları ile kaplı olduğunu, (B) ile gösterilen kısmın açık alan olarak gözüktüğünü belirtilmiş ise de taşınmazın konumu, hava fotoğrafları üzerinde gösterilmediği için bu tespit denetlenemediği gibi ziraat bilirkişisinin taşınmazların uzun yıllardır kullanıldığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin taşınmazın kullanıldığı yönündeki beyanları gerçeğin bir görüntüsü olan dava tarihinden önceki yıllara ait hava fotoğraflarıyla denetlenmediği için zilyetlik araştırması da yeterli değildir.
O halde, mahkemece 1953 tarihli hava fotoğrafı ve bu fotoğraftan üretilen tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1985-1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi ile taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yapılacak keşifte taşınmazların öncesinin hava fotoğrafları, memleket haritaları ve amenejman planında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun"un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesi"nin 01.06.1988 gün ve 31/13 Esas-Karar; 14.03.1989 gün ve 35/13 Esas-Karar ve 13.06.1989 gün ve 7/25 Esas-Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yapılacak araştırma sonucu davaya konu taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde ise bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılmalı, dava konusu taşınmazlar için Orman İdaresi tarafından kısmî ilân süresi içinde dava açıldığına ve taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlediği sırada taşınmaz açısından açılmış bir dava olduğuna göre, kadastro tutanaklarının malik hanelerinin açık olduğu kabul edilmeli ve 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince re"sen araştırma yapılarak gerçek hak sahibi belirlenmelidir. Bu sebeple; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; taşınmazların kim tarafından kullanıldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davalı ... yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Belediyelere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.