Taraflar arasında birleşterilerek görülen davada; Davacı, 739 ada 11 parsel sayılı taşınmazda ki 7 nolu bağımsız bölümün maliki iken yeğeninin eşi olan davalı Y."ın bankadan kredi almak ve karşılığında teminat olarak dava konusu taşınmazı ipotek etmek gerektiğini söyleyerek ve kendisini ikna ederek ipotek muamelesi yapıldığı kanısıyla işlem yaptırdığını, ancak bir olay üzerine tapuda araştırma yaptığında ipotek işlemi yerine satış işlemi yaptırdığını öğrendiğini, davalının bu sırada taşınmazı teminat göstererek kendi adına bankadan kredi aldığını, fakat borçlarını ödemeyerek taşınmazın haczine sebebiyet verdiğini, daha sonra da ilk dava açıldıktan sonra tapu kaydındaki tedbire rağmen diğer davalı M."in durumdan haberdar olduğu halde icra satışından taşınmazı satın aldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tescilini üzerindeki takyidatların kaldırılmasını istemiştir. Davalı M.iyiniyetli 3.kişi sıfatıyla ihaleye katılıp taşınmazı ihaleden satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuş, davalı Y.yanıt vermemiştir. Mahkemce, hile iddiasının sabit olduğu, davalı M."in iyiniyetinden sözedilemeyeceği gerekçesiyle davalı M.hakkındaki davanın kabulüne, davalı Y. hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Karar, davalı M.E.A.tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.7.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K. O.Ş. ile temyiz edilen vekili Avukat E. D. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava ve birleşen dava, hile ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, mahkemece, hile ve muvazaa olguları benimsenmek suretiyle davanın kayıt maliki davalı M. E. A. yönünden kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davacı yararına avukatlık ücreti tayin ve takdiri gerekirken keşfen belirlenen fakat harcı tamamlanmayan değer üzerinden fazla avukatlık parasına hükmedilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 13.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.