Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5304
Karar No: 2010/8121

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/5304 Esas 2010/8121 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/5304 E.  ,  2010/8121 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADİLCEVAZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/02/2010
    NUMARASI : 2008/40-2010/20

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, rahatsızlık yaşadığı ve bu nedenle kendini bilemeyecek hale geldiği dönemde davalı çocuklarının, bu durumu kötüye kullanarak kendisinden hastane evrakları imzalamak bahanesiyle hile ile vekaletname aldıklarını ve dava konusu 186 ada 1, 158 ada 2, 167 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarını öncelikle davalı H. S."ya devrettiklerini, sonrasında kendi üzerlerine aldıklarını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilleri isteğinde bulunmuştur.
    Davalılardan H. işlem nedeniyle para alışverişi bulunmadığını  belirtmiş, diğer davalılar ise davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, ehliyetsizlik ve hile iddialarının kanıtlanamadığı, ayrıca hile yönünden hak düşürücü sürenin dolduğu  gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının hile olgusunun yanında sağlık sorunlarından bahsederek temlik tarihindeki ehliyetsizlik olgusuna da dayandığı halde ehliyet yönünden mahkemece yeterli araştırma yapılmaksızın ehliyet iddiasına itibar edilmediği, hile yönünden ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığı ve kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
     Oysa HUMK 275. maddesi hükmü uyarınca teknik hususları içerir konularda bilirkişi tetkikatı yaptırılması zorunlu olup, davada ileri sürülen iddianın niteliği ve içeriğine göre yaptırılması gerekli bilirkişi incelemesi yönünden 2659 Sayılı Yasanın 7 ve 16 maddeleri hükmü uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin yetkili olduğu konusunda kuşku da bulunmamaktadır.
     Bilindiği üzere, Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “  yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
     Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Ne var ki mahkemece yukarıda değinildiği üzere ve hükme elverişli olacak nitelikte bir inceleme, irdeleme ve araştırma yapıldığı söylenemez.  
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle fiil ehliyetinden yoksun olduğu iddiasını ileri süren davacının, temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde Adli Tıp Kurumundan alınacak bilirkişi raporu ile saptanması, ondan sonra hile iddiasına da dayanıldığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre  sair  hususların  şimdilik  incelenmesine yer  olmadığına,alınan  peşin  hacrın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 12.7.2010  tarihinde oybirliğiyle  karar  verildi.


          

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi