20. Hukuk Dairesi 2014/5972 E. , 2015/115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Karadağ Köyü 299 ada 1 ve 311 ada 10 parsel sayılı sırasıyla 2877 m2 ve 16805 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden tarla niteliğiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiş; davacı Hazine, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 299 ada 1 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına; 311 ada 10 sayılı parselin (A)=11,440 m2 bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına, (B)=5364 m2 bölümünün davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/02/2009 gün ve 18145-3152 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "1- Davalının, orman olarak tescile karar verilen 299 ada 1 ile 311 ada 10 sayılı parselin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazları bakımından; uzman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli resmi belgelere göre yapılan araştırma inceleme sonucu taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu saptanarak ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesi gereğince herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış olmaları nedeniyle her zaman orman sınırı içine alınmasına karar verilebileceği gözetilerek orman niteliğiyle Hazine adına tescillerine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Hazinenin, davalı adına tescile karar verilen 311 ada 10 sayılı parselin (B) harfli bölümüne yönelik temyiz itirazları bakımından; mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu ve orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek karar verilmişse de; dosya içinde bulunan uzman bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporlara ekli memleket haritalarında (B) harfli bölümün kumluk niteliğinde göründüğü halde, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamaktadır. Bunun yanı sıra; taşınmaz davalıya 1996 yılında ölen babası Sabri"den intikal ettiği halde, Sabri yönünden kırk ve yüz dönümlük kısıtlama araştırması da yapılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir." şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, çekişmeli 311 ada 10 nolu parselin kadastro tespitinin iptali ile 14.03.2008 tarihli müşterek rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 11440,97 m2 kısmın aynı ada son parsel numarası verilerek orman vasfıyla davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu kısımlar çıktıktan sonra kalan teknik bilirkişilerin raporunda (B) harfiyle gösterilen 5364,42 m2 kısmın tespit gibi davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, 299 ada 1 parsel nolu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 27.06.1996 tarihinde ilan edilip, dava tarihinde kesinleşen orman kadastro ve 2/B uygulaması ile 4999 sayılı Kanuna göre yapılıp 01.08.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen fennî hataları düzeltme çalışması vardır.
Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişi kurulu raporlarına göre, çekişmeli 311 ada 10 sayılı parselin (B) harfli bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı koşulların davalı yararına gerçekleştiği, 311 ada 10 sayılı parselin (A) harfli bölümü ile 299 ada 1 sayılı parselin ise, orman niteliğiyle Hazine adına tescilleri yolunda verilen kararın Dairenin 24/02/2009 günlü kararıyla onanarak kesinleştiği saptanarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde gereğince davalı gerçek kişiden onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 20/01/2015 günü oy birliği ile karar verildi.