12. Ceza Dairesi 2016/4631 E. , 2016/8982 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dairemizin 02.09.2014 gün ve 2014/1763 Esas – 2014/17083 Karar sayılı bozma ilamı öncesi, 31.01.2013 tarihli maddi tazminata ilişkin hükmün açıkça onanmadıkça kesinleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda maddi tazminat konusunda karar verilmemiş ise de, bu hususta mahallinde her zaman karar verilmesi mümkün görülmüş, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp değerlendirildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olduğunun anlaşılması nedeniyle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 14/3. maddesinde, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmolunacağının ancak hükmolunacak avukatlık ücretinin aynı tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün onuncu sırasındaki ücretten az olamayacağının belirtildiği dikkate alındığında, davacı yararına anılan tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün onuncu sırasında belirlenen 3.000 TL tutarındaki maktu vekalet ücretine hükmolunması gerekirken ""Davacı davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım gözetilerek, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre (AAÜT"nin 13/2 maddesi uyarınca) 2.000,0 TL vekâlet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen vekâlet ücreti bakımından mükerrer ödemeye yol açılmaması bakımından maddi tazminat hükmü kısmı itibariyle kesinleşen 31/03/2013 tarih ve 2012/192 Esas, 2013/18 Karar sayılı kararımızın (2) numaralı hüküm fıkrası ile maddi ve manevi tazminat miktarları itibariyle davacı lehine hükmedilen 2.640,00 TL vekâlet ücreti bakımından bu miktarın gözetilmesine, mükerrer ödemeye yol açılmamasına"" şeklinde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün vekalet ücretine ilişkin 2 numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine ""Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi gereğince 3.000 TL maktu vekalet ücretinin davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine"" ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.