Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9111
Karar No: 2015/96

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/9111 Esas 2015/96 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/9111 E.  ,  2015/96 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davada yapılan yargılaması sonunda kurulan 18.06.1985 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılardan ... mirasçısı ... vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.01.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden vekili Av. ... geldi, diğer taraftan Orman Yönetimi vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Yönetimi vekili, 27.10.1981 hâkim havale tarihli dilekçe ile; ... İlçesi 137 ada 973 parsel sayılı taşınmazın mer"a niteliğiyle 11 hektar 3100 m² yüzölçümüyle davalılar adına tapuya kayıtlı olduğu, bu tapu kaydının, ... ... Bey adına kayıtlı Nisan 336 tarih 103 sıra sayılı 1125 dönüm yüzölçümlü, bedelli öşürlü bir kıta mer"a niteliğindeki kök tapu kaydının ifrazı ile oluştuğu, 31.10.1935 tarih ve 113 sırada tapulama girmekle 63 ada 1, 2 ve 3 sayılı parsellere revizyon gördüğü, bunlardan 1 ve 2 sayılı parsellerin Hazine üzerine, 3 sayılı parselin ise, 133 hektar 6082 m² yüzölçümü ile tesbit görerek 969, 970, 971, 972, 973 ve 974 sayılı parsellere ifraz edildiği, tapu kaydının vasfı, sınırları, tesisi gayrisabit olduğundan ilk tesis ve gittilerinin hukukî kıymeti bulunmadığı, 3116 sayılı Kanuna göre orman sayıldığı, 4785 sayılı Kanuna göre devletleştirildiği ve 5658 sayılı Kanuna göre iadeye tâbi bulunmadığından hukukî kıymetinin kalmadığı, 1979-1980 yıllarında çalışan 9 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çekişmeli 137 ada 973 sayılı parselin orman olarak tesbit edildiği, ancak, tapu kaydının kapatılmadığı, alınıp satılmasına neden olunduğundan, tapu kaydının iptali ile orman olduğundan tapu kaydının kapatılmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Yargılama sırasında davalılardan ..."in ölü olduğu anlaşıldığından mirasçıları ..., ..., ..., .... ve ...."ye yine, davalılardan ... vefat etmekle mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ..."e husumet yaygınlaştırılmıştır.
    Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...., ..., ...., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..., ..., ..."e ilişkin açılan davanın gıyapta yürütülmesine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığından davanın kabulüne ve davalılar adına olan tapu kaydının iptaline, taşınmazın Devlet Ormanı olduğunun
    tesbitine ve tapu idaresindeki kaydının orman olarak kapatılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar ..., ....ce, ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri Av. ...tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından 30.01.1989 gün 1988/17260-663 sayılı karar ile onanmış ve Yargıtay onama kararı temyiz edenler vekili ile davacı ... Yönetimi vekiline tebliğ edilmiştir.
    Davalı ... mirasçısı ... vekili tarafından ibraz olunan 26.09.2014 hâkim havale tarihli dilekçe ile, vekil edeni murisinin 01.02.1976 tarihinde vefat ettiği, ... Sulh 7. Hukuk Mahkemesi"nin 2014/56 E. - 2014/45 K. sayılı mirasçılık belgesine göre geriye mirasçı olarak vekil edeni ile ..."nun kaldığı, davalı murisin dava tarahinden önce vefat ettiğinden 1978/4 E. - 1978/5 K. sayılı YİBK uyarınca davanın reddini gerektiği, mahkemenin taraf teşkilini sağlamak için gıyap kararı aldığı, ancak, tebliğinin yapılamadığı gerekçesiyle mahkeme hükmünü öğrendikleri tarihten itibaren temyiz ettiklerini bildirerek, mahkemenin 18.06.1985 tarih ve 1981/797-424 sayılı kararının bozulmasını istemiştir.
    Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Taşınmazın bulunduğu yerde, dava tarihinden önce kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunup bulunmadığı anlaşılamamıştır.
    Davalı ... mirasçısı ... vekili tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan, ... Sulh 7. Hukuk Mahkemesinin 20.01.2014 gün ve 2014/56-45 sayılı veraset ilâmından, davalı ..."nın, 01.02.1976 tarihinde öldüğü ve mirasçı olarak evlatlıkları ... ve Osman Önder Hancıoğlu"nun kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı murisin adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden, savunma delilleri saptanıp toplanmadan tahkikat sona erdirilerek karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554-2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, davalının öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 73. maddesinde Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre mahkemece, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalının mirasçılarına husumet yöneltilerek davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “Adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
    Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili
    yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
    Bir davada dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olan taraf ehliyeti, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle, 1086 sayılı HUMK"nun 41. maddesinde ve 6100 sayılı yeni HMK"nın 55. maddesinde, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, diğer tarafın istemiyle davanın takibi için bir kayyım tayin edebileceği öngörülmüştür. Ancak, Kanun"da, ölü kişiye karşı dava açılması halinde yargılamaya nasıl devam olunacağına dair düzenleme getirilmemiştir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
    Kural olarak, ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde, kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesi de mümkün değildir. Zira, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Ancak, HMK’nun 124. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği, yine dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin, kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği öngörülmüştür. Yani, davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmelidir (H.G.K. 11.09.2013 gün 2013/612-1297 E. K.).
    Somut olayda, davacı ... Yönetimince, tapu maliklerine husumet yöneltilmiş, ölü olduğu belirlenen diğer davalı mirasçılarına husumet yaygınlaştırılmıştır. Ancak, dava konusu parselde 638/2400 hisse maliki olan davalı ..."nın, tapu kaydında ve yargılama aşamasında yapılan tebligatlarda ölü olduğu anlaşılamadığı gibi, davanın taraflarınca da ölü olduğu belirtilmediğine göre, davacı ... Yönetiminin, doğru olarak husumet yönelttiği tapu malikinin dava açıldığı sırada ölü olduğunu bilebilecek bir durumda olmadığının kabulü gerekir. Bu nedenle, mahkemece davacı idareye, HMK."nun 124. maddesi uyarınca davayı tüm mirasçılara yöneltme imkanı tanınması ve yöneltmek istediği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartma imkanı verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu hususa riayet edilmeksizin yargılamaya devam edilip, tahkikat sona erdirilerek, esas hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... mirasçısı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtayda yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, taraflarca 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20/01/2015 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi