21. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/1075 Karar No: 2006/5468
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/1075 Esas 2006/5468 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2006/1075 E. , 2006/5468 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Trabzon İş Mahkemesi Tarih : 15.12.2005 No : 184-699
Davacı, 1988-2003 tarihleri arası 506 sayılı yasa kapsamındaki hizmet aktine bağlı süreler kadar Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, 29.5.1988- 5.9.2003 tarihleri arasındaki 506 sayılı yasaya tabi aralıklı zorunlu SSK sigortalılığı ile çakışan 1479 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılığının iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Somut olayda, davacının iptalini istediği zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışan 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalılığı bulunduğundan dava, Sosyal Sigortalar Kurumunun da hak alanını ilgilendirmektedir. HUMK 73. Maddesi uyarınca anılan Kuruma dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi suretiyle davaya katılması temin edilip, delillerini sunması sağlandıktan sonra sonuca varılmalıdır. Öte yandan davacı, 29.4.1981 tarihinde başlayan vergi ve oda kaydı, 24.6.1985 tarihinde başlayan esnaf sicil kaydı nedeniyle 20.4.1982-13.10.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı yasaya tabi zorunlu Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edilmiştir. Ancak 29.5.1988- 5.9.2003 tarihleri arasında, zorunlu Bağ-kur sigortalılığı ile çakışan 506 sayılı yasaya tabi, aralıklı zorunlu sigortalılığı bulunmaktadır. Bu durumda yapılacak iş, “çatışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas alınacağını saptamaktır. “Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı). Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak SSK usulüne uygun bir şekilde davaya dahil edildikten sonra bildireceği deliller toplanıp yukarda belirtilen şekilde inceleme yapılarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.