11. Hukuk Dairesi 2014/10370 E. , 2014/19845 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ..... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2012/286-2013/369 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl dava ve birleşen davada, müvekkili ile davalının birleşen dosya davalısı şirketin ortakları olduğunu, 05/06/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müvekkili ve davalının 10 yıllığına şirket müdürü unvanı ile şirketi temsil ve ilzama müşterek olarak yetkili kılındıklarını, aradan yaklaşık üç ay süre geçmesine rağmen, davalının ihtarname göndererek müvekkilini genel kurul toplantısına çağırdığını, gündemin de müdür seçimi olarak belirtildiğini, toplantı yeri olarak şirket merkezi dışında bir adresin bildirildiğini, müvekkili tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile toplantıya katılınmayacağı ve nedenlerinin bildirildiğini, davalı tarafından toplantının tek başına gerçekleştirilerek ilan edildiğini, davalının kendisini tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olarak atadığını, toplantının ve alınan kararların usulsüz olduğunu belirterek 21/09/2012 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararın iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili, asıl dava ve birleşen davada, davacının şirket ve davalı müdür ile bağını kopararak kendi menfaatleri doğrultusunda şirketi borçlandırıcı görüşmelerde bulunduğunu, şirketin ticari faaliyetlerini yürütemez hale geldiğini, davacının TTK"nın 446. maddesi kapsamında bu davayı açamayacağını, genel kurulda alınan kararların TTK"nın 620 ve 621. maddelerine uygun olduğunu, asıl davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, TTK"nın 445. maddesine göre birleşen davada hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtilerek asıl dava ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ve davalının diğer davalı şirketin ortakları olduğu, her iki ortağın birlikte şirketi 10 yıl süreyle temsil etmek üzere müdür seçildiği, davalının 29/08/2012 tarihinde davacıyı şirket merkezi dışındaki bir adreste şirket müdürünün seçimi gündem maddesi ile olağan üstü genel kurul toplantısına davet ettiği, davalının ihtarname göndererek toplantıya katılmayacağını bildirdiği, davalının kendisine ait adreste tek başına hazır olduğu toplantıda şirketi tek başına şirket müdürü sıfatı ile münferiden temsil ve ilzama yetkili olarak kendisini atadığı, genel kurulda alınan kararların TTK"nın 629 maddesi atfı ile TTK"nın 445 ve 446 maddelerince iptalinin gerektiği, asıl dava, davalı ortak aleyhine açılmış ise de, bunun HMK."nın 54. maddesine göre hasımda yanılma olduğu, davacının genel kurul kararının iptali konusunda süresinde asıl davayı açtığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, davalı şirketin 21/09/2012 tarihli genel kurul kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mümeyyiz davalılar vekilinin asıl davaya ilişkin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mümeyyiz davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince; asıl davada husumetin davacının ortağı olduğu limited şirketin diğer ortağına yöneltilmiş olması davanın şirkete karşı yöneltilmiş olduğu sonucunu doğurduğundan birleşen davada aynı davanın tekrar şirket tüzel kişiliğine karşı yöneltilmesi derdest dava niteliğindedir. Bu nedenle, birleşen davanın HMK"nın 114 vd. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin asıl davaya ilişkin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan asıl davaya ilişkin hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davaya ilişkin hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebep ve şekline göre mümeyyiz davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalılara iadesine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.