Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/923
Karar No: 2020/2927
Karar Tarihi: 07.12.2020

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/923 Esas 2020/2927 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/923
Karar No : 2020/2927

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Emekçileri Sendikası
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 17/10/2019 tarih ve E:2016/9824, K:2019/5220 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 17/02/2016 tarih ve 29627 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında" konulu, 2016/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 17/10/2019 tarih ve E:2016/9824, K:2019/5220 sayılı kararıyla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2., 5., 13., 14. 33. ve 129.; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 20/1. ve 30.; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. ve 17.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 6., 7/2., 125/1/(E)-(a) ve 125/1/(E)-(l); 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. ve 279.; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 ve 8/A; 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 1., 2., 4., 9/1/(a) ve 33. madde hükümlerine yer verildikten sonra,
Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasının Devletin asli görevi olduğu, idarenin bu görevi yerine getirirken, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgütünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yeterli önlemleri zamanında almasının gerektiği,
Ulusal ve uluslararası mevzuat uyarınca örgütlenme özgürlüğünün temel haklar kapsamında yer aldığı açık olmakla birlikte, bu hakkın mutlak bir hak olmadığı, sınırlandırma sebeplerinin ise uluslararası mevzuata paralel düzenlemeler ile belirlendiği ve bu hakkın, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olan hâllerde sınırlamaya tabi tutulabileceği,
Devletin, kamu hizmetinde çalışan memurlarına bir bağlılık görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesinin Devlet memurluğu statüsünün bir gereği olduğu,
657 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ifadesini bulan "sadakat yükümlülüğü" nedeniyle Devlet memurlarının, Devleti, kurumlarını ve mevcut anayasal sistemi eleştiren, bunlar aleyhine kampanya yürüten ve bunları karalayan gruplardan ve akımlardan açık bir şekilde kendilerini uzak tutmalarının gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları, genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus//Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28) ve "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğu" (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001) hususlarının ifade edildiği,
Dava konusu Genelge’de; kamu çalışanlarının, kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiçbir şekilde ilişki içine giremeyeceği; bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamayacakları ya da bunlara yardım ve yataklık edemeyeceğinin belirtildiği; yeni bir suç ihdası ya da disiplin cezası öngörülmeyip, yukarıda yer verilen mevzuatta yer alan, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü ile milli güvenliğe yönelik tehditler içeren, yasalarda idari ve adli yaptırımı gerektirir fiillerin gerçekleşmesi hâlinde ilgili mevzuatın uygulanması gerektiğinin ifade edildiği,
Kamu çalışanlarının, ilgili mevzuatında belirtilen esaslar çerçevesinde yalnız hiyerarşik amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü oldukları ve bu görevlerin ilgili mevzuata göre yürütülmesinden yalnız amirlerine karşı sorumlu oldukları; amirlerin ise, maiyetlerinde çalışanların görevlerini Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirip getirmediğini takip ve kontrol etmekle yükümlü oldukları,
Anılan düzenleme ile, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan hukuk devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler içerisinde yer alan kamu çalışanları hakkında ilgili mevzuatı çerçevesinde idari nitelikteki işlemlerin yetkili amirler tarafından ivedilikle yapılacağı, suç teşkil eden fiiller yönünden ise durumun ivedilikle adli mercilere bildirileceğinin ve ulusal güvenlik ve kamu düzeninin temini açısından, hukuka aykırı faaliyetler yürüten yapılarla irtibatlı kamu görevlilerine karşı yasal müeyyidelerin uygulanmasına riayet edilmesinin vurgulandığı; yeni bir suç ihdası, yeni bir disiplin cezası ya da soruşturma usulü getirilmediği gibi idari amirlere, idari nitelikteki yapılması gereken işlemlerin yasal mevzuatı çerçevesinde yerine getirilmesinin, adli nitelik arz eden konularda ise adli mercilere bildirimde bulunulması gereğinin ifade edildiği; Genelge'nin, örgütlenme konusuna ilişkin olarak yasal mevzuat dışında yeni bir düzenleme içermediği, bu yönden bir hak ihlalinin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı,
Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit edenlerin belirlenmesi, kamu hizmetlerinin görülmesinde etkinliğin, verimliliğin, tarafsızlığın ve uyumun sağlanması, sahip olduğu genel gözetim ve denetim yetkilerini kullanarak ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması amacına yönelik dava konusu Genelge’de, mevzuata ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Genelge’nin özü itibarıyla, kamu çalışanlarının örgütlenme özgürlüğünün ve sendikaların eylem ve etkinliklerinin sınırlandırılması amacıyla hazırlanmış olduğu, kamu yararı yahut güvenliği ya da kamu düzenini korumak için tesis edilmediği, amacı bakımından hukuka aykırı sonuç doğurduğu, Genelge’de bahsi geçen eylemlerin işlenmesinin önlenmesi için kamu çalışanlarının örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması ve çalışma barışını bozacak tedbirler alınmasının, etkili bir önlem olmadığı, suç işlendiği takdirde ilgili kişi hakkında yargılama süreçlerinin başlatılması ve cezalandırılması yöntemine başvurulması mümkün iken, salt bu gerekçe ile sendikal faaliyetlerin, örgütlenme özgürlüğünün sınırlandırılmış olmasının ölçülülük ilkesine aykırılık taşıdığı belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen sebeplerin hiçbirinin 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerine uymadığı belirtilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 17/10/2019 tarih ve E:2016/9824, K:2019/5220 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 07/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi