Esas No: 2020/905
Karar No: 2020/2971
Karar Tarihi: 07.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/905 Esas 2020/2971 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/905
Karar No : 2020/2971
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 30/10/2019 tarih ve E:2016/10180, K:2019/5628 sayılı kararının, esastan, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Zabıt katibi olan ve Adalet Bakanlığı Taşra Teşkilatı Personeli Adli Yargı Yazı İşleri Müdürlüğü yazılı ve sözlü sınavına katılan, ancak sözlü sınavda başarısız sayılan davacı tarafından;
1- Sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin,
2- Bu işlemin dayanağı olan 25/03/2004 tarih ve 25413 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adalet Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin 16. maddesinin, 3. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 30/10/2019 tarih ve E:2016/10180, K:2019/5628 sayılı kararıyla;
Dava konusu düzenlemenin incelenmesi :
Dava konusu edilen Adalet Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin 16. maddesinin, 3. fıkrasının, 14/05/2016 tarih ve 29712 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 5. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı göz önüne alındığında, bu isteme yönelik olarak davanın konusuz kaldığı,
Sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemi yönünden;
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılmasının esas olduğu,
İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyeceği,
Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiği,
Adalet Bakanlığı taşra teşkilatı adli yargı yazı işleri/idari işler müdürlüklerinde boşalan kadrolar için görevde yükselme yazılı sınavından 60 ve üzerinde puan almak suretiyle başarılı olan adaylara, yapılan sözlü sınav öncesinde, Sözlü Sınav ve Değerlendirme Kurullarınca (278) adet "Alan Bilgisi", (780) adet "Genel Kültür" sorularının ve "Genel Kültür" cevaplarının hazırlandığı, sözlü sınava giren adaylara bir Alan Bilgisi ve bir Genel Kültür sorusunun sorulduğu, verilen yanıtların kurulun her üyesi tarafından değerlendirildiği ve verilen puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü puanlarının belirlendiği,
Sözlü sınava ilişkin değerlendirme kriterlerinden, adayın "Sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi" ile "Genel kültürü ve genel yeteneği"ne ilişkin değerlendirmeler dışındaki kriterlerin sınav kurulu üyelerinin gözlemlerine dayalı kanaatlerine ilişkin olduğu,
Bu durumda, yapılan sözlü sınav öncesinde, "Sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi" ile "Genel kültür ve genel yetenek" kritelerini değerledirebilmek için sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanmış olması ve sınavda her adaya sorulan soruların kayda geçirilerek sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmiş olması karşısında, davacının sözlü sınavdan (64) puan almak suretiyle başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
İdarenin, düzenleyici işlem yapma konusunda kendisine verilen yetki kapsamında düzenleyici işlemlerde değişiklik yapması ya da bu işlemleri ortadan kaldırması durumlarında, davalı idarenin, davada haksız çıkan taraf olarak kabulüyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin 3. fıkrasının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemi yönünden davanın reddine, 312,10-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.475,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Dairece ilk olarak bireysel işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verildiği, bu kararın hukuka uygun olduğu ve dikkate alınması gerektiği, Yönetmelik maddesiyle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin kendileri üzerinde bırakılmasının uygun olmadığı, davanın açılmasına idarenin sebep olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Daire tarafından, dava konusu Yönetmeliğin 16/3. maddesinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu madde yönünden, bireysel işlemin hukuka uygunluk denetimi yapılırken de herhangi bir değerlendirme yapılmadığı ve bireysel işlemle ilgili olarak ret kararı verildiği anlaşıldığından, anılan düzenleme yönünden hukuka uygunluk değerlendirmesi yapılması gerekmektedir.
Dava konusu Yönetmelik hükmünün işlem tarihinde yürürlükte olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği ile uyumlu olduğu ve üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava konusu Yönetmelik hükmünün hukuka uygun olduğu sonucuna varılmış olması karşısında, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasında ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, kısmen karar verilmesine yer olmadığı, kısmen davanın reddi ve 312,10-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.475,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ilişkin Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın kısmen reddine, dava hakkında kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 30/10/2019 tarih ve E:2016/10180, K:2019/5628 sayılı kararının esastan ve yargılama gideri ile vekalet ücretine ilişkin kısımlarının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 07/12/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında; idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idari işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Burada sağlanmak istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldırarak, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar.
Bir idari işlemin hukuki irdelemesi yapıldığında, tespit edilen duruma göre dava konusu işlemin iptali ya da davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerekmektedir. Hukuka uygunluk denetimi yapılan işlem yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" hükmedilmesi, usulde yeri olmayan bir uygulama olup, işin esasının incelenmesinin sonucu olarak esas hakkında bir hüküm kurulması zorunlu bulunmaktadır.
Bir yönetmelik kuralına dava açıldıktan sonra, idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu açık olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralı hakkında, hukuka uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel değildir. Aksi halde, idare bu şekilde yeni yönetmelik yürürlüğe koyarak, mevcut yönetmeliğin yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınmasına neden olacaktır. Ayrıca, davacılar şeklen değiştirilen her düzenlemeye karşı dava açmak zorunda bırakılarak, hak arama özgürlüğünün kullanılması da zorlaştırılacaktır.
Bu durumda, davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenlemelerin hukuki irdelemesi yapılarak Dairece işin esası hakkında, "ret" ya da "iptal" hükmü kurulması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bireysel işlemle ilgili olarak;
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan ve 15/03/1999 tarih ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğe, 31/08/2013 tarih ve 28751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle eklenen "Sözlü sınav" başlıklı 12/A maddesinin ikinci fıkrasında ve 25/03/2004 tarih ve 25413 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adalet Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine, 13/04/2014 tarih ve 28971 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle eklenen 15/A maddesinin ikinci fıkrasında; "ilgili personelin, sınav kurulunun her bir üyesi tarafından; a) Sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi, b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, c) Liyakati, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu, d) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, e) Genel kültürü ve genel yeteneği, f) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı esas alınarak yüz tam puan üzerinden değerlendirileceği; her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak personelin sözlü sınav puanının tespit edileceği; sözlü sınavda yüz üzerinden en az yetmiş puan alanların başarılı sayılacağı kurala bağlanmıştır.
Adalet Bakanlığı taşra teşkilatı adli yargı yazı işleri/idari işler müdürlüklerinde boşalan kadrolar için görevde yükselme yazılı sınavından 60 ve üzerinde puan almak suretiyle başarılı olan adaylara, yapılan sözlü sınav öncesinde, Sözlü Sınav ve Değerlendirme Kurullarınca sınav sorularının hazırlandığı, sözlü sınava giren adaylara bu soruların sorulduğu, verilen yanıtların kurulun her üyesi tarafından değerlendirildiği ve verilen puanların aritmetik ortalaması alınarak adayların sözlü puanlarının belirlendiği görülmüştür.
Mevzuata göre, değerlendirme kriterlerinden bir kısmının somut bilgi ve belgeye dayandırılması zorunluluğu bulunmakta iken, bir kısmının gözlem ve kanaate dayalı olduğu açıktır.
Sözlü sınava ilişkin kriterlerden bir kısmı gözlem ve kanaate dayalı olmakla birlikte, söz konusu kriterler çerçevesinde bir bütün olarak yapılan değerlendirme sonucunda adayın başarılı ya da başarısız olduğunun belirlendiği dikkate alındığında; gözlem ve kanaate dayalı kriterler yönünden ilgilinin başarısız olarak değerlendirilmesine etki eden hususların ortaya konulması, somut bilgi ve belgeye dayandırılması mümkün olan haneler bakımından ise başarısız olarak değerlendirilmesine etki eden hususların somut bilgi ve belge ile kanıtlanması gerekmektedir.
Davalı idarece, "Sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi" ve "Genel kültürü ve genel yeteneği" hanelerine ilişkin değerlendirme yapmak üzere davacının sınava alındığı, davacıya önceden hazırlanan soruların sorulduğu ancak, davacının bu sorulara nasıl cevap verdiğinin tutanak altına alınmadığı gibi, bir işlemin hukuka uygunluk denetiminin Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde belirtilen hukuki sınırlar içinde yapılabilmesi için diğer haneler yönünden komisyon üyelerince takdir edilen ve yönetmelikte belirlenen başarı düzeyinin altında olan puanların gerekçelerinin de ortaya konulmadığı ve başkaca herhangi bir sebep ve gerekçe gösterilmeksizin davacının başarısız olarak değerlendirildiği görülmüştür.
Bu durumda, davacının girmiş olduğu görevde yükselme sözlü sınavında hukuken itibar edilebilir herhangi bir sebep ortaya konulmaksızın başarısız sayıldığının anlaşılması karşısında, davacının görevde yükselme sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.