Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, miras bırakanları H. T.(Tergek)"in adına kayıtlı çekişme konusu taşınmazlardaki payının satış yetkisi için davalılardan M."e verilen vekaletname ile satışların yapıldığını, vekalet veren kişinin miras bırakanları olmadığını, vekaletnamenin kanunun aradığı şartlara haiz olmadığının bedelin de ödenmediğini ileri sürerek, iptal-tescil, olmazsa alacak taleplerinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacıların iddialarını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.03.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden E.T. vs. vekili Avukat H.A.ile temyiz edilenler M. T.vekili Avukat Z.Y., Hazine vekili Av..... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen A.T.vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptal ve tescil, olmazsa alacak isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 16 parça taşınmazın bir kısmında H.Z."in, bir kısmında ise H.T.(Tergek) pay sahibi olduğu, 13.11.1959 ve 31.07.1967 tarihli H. Z.tarafından, davalılardan M. T."e verilen vekaletnameler ile H."ya ait payların satışlarının yapıldığı ve sicil kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davacılar, miras bırakanlarının H.ve E.kızı S.eşi 1927 doğumlu H. T. olduğunu, ancak vekaletnameyi veren kişinin H.Z.olduğunu ve verilen vekaletnamelerde genel kimlik bilgilerine yer verilip, kanunun aradığı şartlara haiz olmadığını, bedelin de ödenmediğini, satışların geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
Gerçektende, Batman Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan 2004/470 esas-495 karar sayılı mirasçılık belgesi gereğince H.ve E.K. S.eşi 1927 doğumlu H. T."in 28.03.1994 yılında ölümü ile de davacıların mirasçı olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Ne var ki, 22 parselin satışında H.T., H. T.olarak, 6 parselin satışında H.Z., H. Z. olarak mühür kullanmak suretiyle bizzat satış yapmış davalılardan M."e verilen vekaletnameler ise H.ve E."den olma, S.karısı H.a Z.olarak düzenlenmiştir.
Ancak, mahkemece H.Z.ile davacıların miras bırakanı H. T.in aynı kişi olup olmadığı yönünde hükme yeterli bir soruşturma yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, H.T.(T.) ve H.Z."e ait nüfus bilgilerini içeren kayıtların ilk tesislerinden itibaren birbirleriyle bağlantılı şekilde getirtilmesi, tarafların gösterecekleri tanıklar ile tespit tutanak bilirkişileri ile akitte ve vekaletnamedeki tanıkların dinlenmesi, varsa anılan kişilere ait parmak izlerinin tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması, elde edilecek bulguların dosyada toplanmış olan tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi, böylece H. T.ile H. Z."in aynı kişi olup olmadıklarının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 09.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.