20. Hukuk Dairesi 2016/14069 E. , 2016/12488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk ile ... Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde taşınmazın bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı tüketici ile davalı yüklenici/müteahhit arasında satış sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun daire (mesken) olduğu, bu itibarla taraflar arasındaki ilişki, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından, davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğu, HSYK"nın 23.07.2015 gün ve 1157 sayılı kararı ile ... yargı çevresinde müstakil tüketici mahkemesi kurulduğu ve 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçtiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... Tüketici Mahkemesi tarafından ise davanın tüketici mahkemesinde görülmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, müvekkilinin sözleşme ile ... ..., 710 ada, 6 nolu parsel üzerindeki inşaattaki 1 nolu dükkanı bedelini ödeyerek satın aldığını, davalı ..."in arsa sahibi, davalı ..."in ise müteahhit olduğunu, ancak davalı tarafça kötü niyetli olarak tapu devir işlemi yapılmadığı gibi teslim de edilmediğini ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının müvekkili adına tapuya tesciline, aksi takdirde taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde, Mal: Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları; Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, ifade eder. Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 470. maddesinde, eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 6098 sayılı Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmenin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununun 3/e maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 4077 sayılı Kanunda tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 4077 sayılı Kanunda kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Bu durumda eldeki davada uyuşmazlık 4077 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından, davanın HMK"nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22/12/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.