11. Hukuk Dairesi 2014/13000 E. , 2014/19765 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/158-2014/144
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/06/2014 tarih ve 2013/158-2014/144 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında "Televizyon Dizi Film Oyuncu Sözleşmesi" akdedildiğini, sözleşme uyarınca davalının Show isimli televizyon kanalında yayınlanan ""Pis Yedili" isimli dizide, dizi devam ettiği sürece oyuncu olarak yer alacağını taahhüt ettiğini, ancak davalının, dizinin çekimlerine mazeretsiz olarak katılmayarak, aynı anda başka bir dizide oyuncu olarak yer almak suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını ve davalının başrol oyuncusu olması nedeniyle, diziye ait tüm senaryonun müvekkili tarafından değiştirilmek zorunda kalındığını ileri sürerek, fazlaya ve bakiyeye ilişkin talep haklarını saklı tutarak, 100.000,00 TL cezai şart bedelinin 19.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmalara katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1 maddesinde, "oyuncunun işi yarım bırakması veya çekimleri aksatması halinde, davalının yapımcının uğradığı veya uğrayacağı kar kaybı sebebiyle 100.000,00 TL cezai şart ödenmesini "talep hakkını haiz olduğunu kabul ve taahhüt etmesine rağmen, bu maddeye aykırı davrandığı ve dolayısıyla sözleşmeyi ihlal ettiği, her ne kadar sözleşmenin 9.3. maddesinde davalının cezai şartın indirilmesini talep hakkından vazgeçtiği belirtilmiş ise de, Eski Borçlar Kanunu"nun 161/son ve yeni Borçlar Kanunu"nun 182/son maddesinde belirtildiği üzere, tayin edilen cezai şart miktarı ve ihlalin niteliği ile davalının sözleşmeden kaynaklanan hakları gibi etkenler nazara alındığında, hakimin tespit edilen cezai şarttan indirim yapmasına sözkonusu hükmün engel olmayacağı gerekçesiyle, cezai şart miktarında indirim yapılarak, 70.000 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle, cezai şart istemine ilişkin olup mahkemece, dava dilekçesi ve tensip tutanağının, davalının dava dilekçesiyle bildirilen " Yeşil Pınar Sokak, Seden Apt., No.. Daire: . Arnavutköy/İSTANBUL" adresine tebliğ edildiği, ancak belirtilen adresin, tebliğe elverişli olmadığı gerekçesiyle merciine iade edildiği, bu defa tebliğin, davalının" Şerifali Mahallesi, Hendem Caddesi, No:./C İçkapı No: .. Ümraniye/İSTANBUL" adresine çıkarıldığı, davalının adresten taşındığı belirtilerek, tebliğin yine iade edildiği, bunun üzerine, mahkemece herhangi bir adres araştırması yapılmadan, dava dilekçesi ve tensibin yeniden ve ön inceleme duruşmasının da farklı bir tebligat ile davalının mernis adresi olan "Kuruçeşme Mahallesi, Yeşilpınar Sokak, No: .., İçkapı No:.. Beşiktaş/ İSTANBUL" adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi hükmüne göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde, "daha önce kendisine veya gösterdiği adresteki tebligatı kabule yetkili kimselere tebligat yapılan kimsenin daha sonra adresini değiştirmesi ve bu yeni adresini ilgili yargı organına bildirmemesi ve tebliğ memurunun da yeni adresi tespit edememesi halinde, tebliğ olunacak belgenin bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı (Tebligat Tüzüğü madde 55)"düzenlenmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, muhataba öncesinde usule uygun bir tebligatın yapılmış olması gerekmektedir. Bu itibarla davalı vekili, temyiz dilekçesinde yargılama sırasındaki tebligatları haricen de olsa almadıklarını bildirdiğinden, yargılamanın davalının gıyabında sürdürüldüğü ve taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
1982 Anayasası’nın 36"ncı ve HMK’nın 27. maddelerinde "taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden, karar verilemeyeceği" hüküm altına alınmış olup, bu durumda, mahkemece, davalıya savunma olanağı verilmek, varsa delilleri ibraz ettirilerek değerlendirilmek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2- Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.