Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4286
Karar No: 2020/3179

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/4286 Esas 2020/3179 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/4286 E.  ,  2020/3179 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Televizyon Rek. ve Film San. ve Tic. AŞ ve ... aleyhine 17/12/2007 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/12/2017 günlü karara karşı davacı vekili ve davalı ... Televizyon Rek. ve Film San. ve Tic. AŞ vekilinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı ... Televizyon Rek. ve Film San. ve Tic. AŞ"nin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... Televizyon Rek. ve Film San. ve Tic. AŞ yönünden davanın reddine, diğer davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/05/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün HMK’nun 370/1. maddesi gereğince ONANMASINA, HMK 302/5 ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 05/10/2020 gününde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle hukuka aykırılığın tespiti, kararın yayınlanması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin tıp fakültesi hastanesinde doktor olarak görev yaptığını, davacı ...’nin diğer davalı basın kuruluşu (... TV) çalışanlarının yardımı, yönlendirmesi ve gizli kayıt cihazı temini ile müvekkilinin kamu kurumundaki odasında gizlice ses ve görüntüsünün kaydedilerek davalı şirkete ait televizyonda yayınlandığını, böylece müvekkilinin izni ve bilgisi olmaksızın özel hayatına müdahale edildiğini beyanla hukuka aykırılığın tespiti, kararın yayınlanması, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
    Davalılar vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
    İlk derece mahkemesince; davanın maddi tazminat yönünden reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın istinaf isteminin reddine, davalı ... Televizyon, Reklamcılık ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. (... TV)’nin istinaf isteminin kabulü ile bu davalı yönünden davanın reddine, davalı ... hakkında açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, maddi tazminat davasının reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü temyiz etmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık; davacı hakkında davalı ...’nin yaptığı sesli ve görüntülü gizli kayıt alma eylemi ile bu kaydın diğer davalı ... TV kanalı tarafından yayınlanması nedeniyle davacının şöhret ve itibarına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile davalı ... TV’nin basın özgürlüğü arasındaki dengenin doğru kurulup kurulmadığına ilişkindir.
    Anayasa’nın 28. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca basın özgürlüğünün sınırlanmasında ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin hükümler uygulanır. Bu anlamda basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünün farklı bir görünümü olarak karşımıza çıkar. ... Mahkemesine (...) ve Anayasa Mahkemesine (...) göre ifade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan olup, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şok edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü, yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir (...: .../Birleşik Krallık, B. No: 5493/72, 7/12/1976, par.49; Von .../... (No:2), B. No: ... ve ./08, 7/2/2012, par.101); (...: Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş, B. No: 2013/2623, 11/11/2015, par.31 [G.K.]; D.Ö, B. No: 2014/1291, 13/10/2016, par.56 [G.K.]; ..., B. No: 2014/4548, 5/12/2017, par.18).
    Anayasa Mahkemesi pek çok kararında, ifade özgürlüğünün özel güvencelere bağlanmış şekli olan ve Anayasa"nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün, demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olup, bireylerin gelişmesi ve toplumun ilerlemesi bakımından gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu ifade etmiştir (...; ... [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, par.69; ... [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, par.34-36; ... ve Diğerleri, B. No: 2015/11961, 11/6/2018, par.40). Bu bağlamda ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir (..., par.34-36 ). Basın özgürlüğünün kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ve bunlara dair bir kanaat oluşturması bakımından en etkili araçlardan birini oluşturduğu açıktır (...; ... (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, par.63).
    Ancak belirtmek gerekir ki basın özgürlüğü sınırsız değildir. Anayasa"nın 17. maddesi gereğince, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara üçüncü kişilerin
    saldırılarını önlemek de yargı mercilerinin görevleri arasındadır. Mahkemeler, Anayasa"nın 17. maddesi gereğince kişilik haklarını korurken aynı zamanda Anayasa"nın 26. ve 28. maddeleri gereğince ifade ve basın özgürlüklerinin gerçek ve etkili bir biçimde korunmasını
    sağlama yükümlülüğü sebebiyle yarışan haklar arasında adil bir denge kurmak zorundadır. Bu denge kurulurken Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında hakkın özüne dokunulmamalı, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve sınırlama amacı ile aracı arasındaki ölçü gözetilmelidir (...;..., B. No: 2012/1184, 16/7/2014, par.43). Bu anlamda, mahkemece dayanılan gerekçelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı denetlenmelidir. Mahkeme, düşüncelerin açıklanması ve yayılmasına yönelik olarak tazminata karar verirken düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan yarardan çok daha ağır basan, korunması gereken bir yararın varlığını somut olgulara dayanarak göstermelidir (...; ..., B. No: 2012/1272, 4/12/2013, par.114).
    Mahkemeler, yarışan haklar arasında dengeleme yaparken; yayında kamu yararı bulunmasına, kamusal yarara dair bir tartışmaya katkı sağlamasına, toplumsal ilginin varlığına ve konunun güncel olmasına, haber veya makalenin konusu ile yayımlanma şartlarına, bunlarda kullanılan ifadelerin türüne, yayının içeriğine, şekli ve sonuçlarına, habere yönelik kısıtlamaların niteliğine ve kapsamına, haberde yer alan ifadelerin kim tarafından dile getirildiğine, hedef alınan kişinin kim olduğuna ve tanınırlık derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışlarına dikkat etmelidir (...; ... ve Diğerleri, par.47).
    Somut davada göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus, davalıların işbirliği içinde bir program dâhilinde davacının kamu kurumundaki odasına gidip, bilgisi, izni ve muvafakati olmadan sesli ve görüntülü kayıt alınmasını kurgulamış olmalarıdır. Diğer bir deyişle davalı basın kuruluşu da hukuka aykırılığın bir parçası hâline gelmiştir. Davalı ... ile birlikte kişinin mahrem alanını bir haber uğruna çiğnemişlerdir. Bu aşamada verilecek haberin kamusal tartışmaya katkı yapması, haber değeri ve güncelliğine artık bakılamaz. Çünkü kişilerin özel hayatları da anayasal koruma altındadır. Bu nedenle yukarıda belirtilen ve basın özgürlüğünün korunması ile ilgili olan tüm ilkeler, yayının hukuka uygun yöntemlerle elde edildiği varsayımıyla veya tesadüfen elde edilen deliller söz konusu olduğunda geçerlidir. Bir kişiye hukuka aykırı bir biçimde, tuzak kurarak, gizli kayıt yöntemiyle özel alanının kayda alınması sonucu ulaşılan kayıtlar hiçbir şekilde yayınlanamaz. Çünkü dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davalı basın kuruluşu diğer davalı ile işbirliği içinde davacının özel hayatına müdahalede bulunmuşlardır.
    Öte yandan belirtilmelidir ki davacının kamu kurumundaki makam veya muayene odası, umumi alan sayılamaz. Kişi hakkında açılmış bir soruşturma kapsamında teknik ve fiziki takip kararı alınmaksızın özel veya resmi odasındaki görüşmesinin sesli ve/veya görüntülü kayda alınması hukuka aykırıdır. Bu şekilde elde edilen deliller hukuken hiçbir kıymet göremez. Onun içindir ki bir kişi hakkında teknik veya fiziki takip yapılabilmesi ancak belli ağırlıktaki suçlarla sınırlandırılmıştır. Bu durum dahi, kişinin özel hayatının korunması ilkesi ile suç işlenmesinin önlenmesi ilkesi arasında denge kurulduğunu gösterir. Aksi takdirde hakkında herhangi bir suç isnadı bulunmayan kişinin özel hayatı kamusal veya özel alan fark etmeksizin kayda alınabilir ki bu durum kişilerin şeref ve itibarının korunması yönündeki Anayasa’nın 17. maddesi ile ...’nin 8. maddesinde yer bulan özel hayat ve aile hayatının korunması ilkesiyle çelişir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sesli ve görüntülü şekilde gizli kayıt alma ve bunu yayınlama eylemlerinin, Anayasa’nın 17. ve ...’nin 8. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek kişilerin şeref ve itibarının bir diğer deyişle özel hayatlarının korunması ilkesi kapsamında kalması nedeniyle davalı şirket (... TV) aleyhine de manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, basın özgürlüğü gerekçesiyle hükmedilmemiş olması doğru olmamıştır. Bu düşüncelerle, Sayın Çoğunluğun istinaf mahkemesi kararın onanması yönündeki düşüncesine iştirak edemiyorum.05/10/2020


























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi