8. Ceza Dairesi 2019/23934 E. , 2020/12950 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama
HÜKÜM : Düşme
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.09.2013 tarihli kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan hükmedilen, 25 gün hapis cezasının TCK.nın 50/1-d maddesi uyarınca seçenek yaptırıma çevrilmesine dair 08.10.2013 tarihinde kesinleşen kararı uyarınca, sanığın hükmedilen tedbire uyduğundan bahisle infaz dosyasının kapatılmasına karar verilerek dosyanın Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesine gönderildiği, mahkemece TCK"nın 191/5. maddesi gereğince kamu davasının düşürülmesine dair 21.07.2015 tarihli ek karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, kesinleşmiş hükümle ilgili verilen kararlar 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında Kanunun 98. ve 101. maddeleri uyarınca itiraza tabi olmakla bu kararın temyizi mümkün olmayıp, 5271 sayılı CMK.nın 264. maddesine göre kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma, başvurunun hakkını ortadan kaldırmayacağından, Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile merciince karar verilmek üzere dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, 21.07.2015 tarihli ek kararın itiraz yoluna tabi olduğuna ilişkin oyçokluğu ile 09.06.2020 gününde karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece 30.09.2013 tarih ve 2013/659 Esas, 2013/834 Karar sayılı kararı ile kumar oynatmak suçundan TCK.nın 228/1 ve 62. maddeleri gereğince verilen 25 gün kısa süreli hapis cezasının TCK.nın 50/1-d maddesi uyarınca ceza süresi kadar içkili yerlere gitmekten yasaklanma tedbirine çevrilmesine ilişkin tedbirin yerine getirildiğine ilişkin evrakların mahkemesine gönderilmesi üzerine mahkemece 21.07.2015 tarih ve 2014/717 Esas, 2014/96 Karar sayılı ek karar ile hatalı ve yanlış uygulama sonucu sanığın fiilinin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak olarak kabulü ile sanık hakkında açılan kamu davasının uygulama yeri olmayan TCK.nın 191/1. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE dair kararın temyiz yasa yoluna değil itiraz yasa yoluna tabi olduğuna ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Yerel mahkemenin 30.09.2013 tarih ve 2013/659 Esas, 2013/8341 Karar sayılı kararı ile kumar oynatmak suçundan sanık hakkında verilen neticeden 25 gün kısa süreli hapis cezası TCK.nın 50/1-d. maddesi gereğince ceza süresi kadar içkili yerlere gitmekten yasaklanma tedbirine çevrilmiştir.
Kısa süreli hapis cezasının tedbire çevrilmiş olması mahkumiyet hükmünü ortadan kaldıran bir husus değildir. Mahkumiyet hükmü varlığını devam ettirmektedir.
Temyize konu 21.07.2015 tarihli ek karar ile yanlış uygulama sonucu, suçun kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak olarak kabulü sanık hakkında kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan açılan kamu davası tedbirin yerine getirildiğinden bahisle DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmiştir.
Düşme kararı ile sanık hakkındaki mahkumiyet hükmü ortadan kaldırılmaktadır.
Temyize konu ek karar ile verilmiş olan düşme kararı CMK.nın 223/1. maddesi gereğince hüküm olup temyize tabi olduğundan kuşku yoktur.
Mahkemece verilen düşme kararı CMK.nın 98-101 maddeleri kapsamında verilmiş ve infaza ilişkin bir karar değildir.
CMK.nın 98-101 maddeleri uyarınca itiraza tabi kararlar, kesinleşmiş bir hükmün yorumu, çektirilecek cezanın hesabında duraksama, sonradan yürürlüğe giren yasanın lehe hükümler içermesi durumunda, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi ile sınırlıdır.
Mahkemenin vermiş olduğu düşme kararı CMK.nın 223. maddesinde sayılan hüküm türlerinden düşme kararı niteliğinde bulunduğundan ve de önceki mahkumiyet hükmünü düşüren ve değiştiren bir karar olması nedeniyle temyiz yasa yoluna tabidir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.12.2010 tarih ve 2010/10 - 188 Esas, 2010/248 Karar sayılı kararında da "5271 sayılı CYY’nın 267 ila 271. maddelerinde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, itiraz kural olarak hakimlik kararlarına, yasada açıkça belirtilmiş olmak koşulu ile de mahkeme kararlarına karşı başvurulan olağan bir yasa yoludur. Nitekim yasada da itiraz yasa yoluna tabi olan mahkeme kararları, ilgili hükümlerinde açıkça belirtilmiş, Yasanın 268. maddesinde itiraz usulü ile itiraz mercilerine ilişkin hususlara, 271. maddede itiraz mercilerinin inceleme yöntemi ile merciince verilecek kararlara yer verilmiştir.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı Yasanın 305. maddesinde ceza mahkemesince verilen hükümlerin temyiz yasa yoluna tabi olduğu belirtilmiş,
5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde ise;
a) Beraat,
b) Ceza verilmesine yer olmadığı,
c) Mahkumiyet,
d) Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
e) Davanın reddi,
f) Davanın düşmesi,
g) Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik,
Kararları hüküm sayılmıştır.
1412 sayılı Yasanın 305. maddesi uyarınca yukarıda sayılan hükümlerden birinin verildiği ahvalde, kesin nitelikteki hükümler istisna olmak üzere bu kararlara karşı başvurulabilecek olağan yasa yolu temyizdir.
Görüldüğü gibi itiraz kural olarak hakimlik kararlarına karşı başvurulan bir yasa yolu olup, mahkeme kararlarına karşı ise ancak yasada açıkca belirtilmesi koşuluyla itiraz yasa yoluna başvurulabilecektir.
Temyiz ise 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca hükümlere karşı başvurulan bir yasa yoludur. 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde sayılan ve verilme koşulları ayrıntılı bir şekilde belirtilen, hükümlerden biri verildiği halde bu hükümlere karşı başvurulacak yasa yolu temyiz olacaktır.
Temyiz ve itiraz yasa yoluyla ilgili bu açıklamalardan sonra 5275 sayılı Yasanın 98 vd. madde hükümlerinin de uygulanma koşullarının belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa’nın Dördüncü Kısım, Sekizinci Bölüm’de infazla ilgili kararlar başlığı altında 98 vd. maddelerinde, infaz sırasında alınacak kararlar ve bu kararlara karşı başvurulacak yasa yolu ile ilgili ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 98. maddesinin 1. fıkrasında, “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir” hükmüne yer verilip, aynı Yasanın 101. maddesinde ise, ceza¬nın infazı sırasında, 98 ilâ 100. maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararların duruşma yapılmaksızın verileceği ve bu kararların itiraza tabi olacağı belirtilmiş, 98. maddenin 1. fıkrasının uygulanma koşulları ise, madde gerekçesinde; “Madde ile infazı söz konusu olabilen yani kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının yorumunda, içeriğinin belirlenmesinde veya çektirilecek cezanın hesabında tereddüt edilirse yahut hükümlünün adının yanlış yazılması gibi bir nedenle cezanın infaz olunmayacağı ileri sürülürse veya sonradan yürürlüğe giren kanun lehe ise yerine getirilecek cezanın belirlenmesi veya tereddüttün giderilmesi için, bir karar alınmak üzere yargılama makamına başvurulması hususları düzenlenmiştir” şeklinde açıklanmıştır.
Görüldüğü gibi 5275 sayılı Yasanın 98. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen ve infaza taalluk etmesi nedeniyle aynı Yasanın 101. maddesi uyarınca itiraza tabi bulunan kararlar;
Kesinleşmiş bir hükmün yorumu,
Çektirilecek cezanın hesabında duraksama,
Cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği,
Sonradan yürürlüğe giren yasanın lehe hükümler içermesi halinde, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi,
İle sınırlıdır.
Yine aynı şekilde 5275 sayılı Yasanın 98. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi, 99. madde gereğince birden fazla hükümdeki cezaların toplanması ve 100. maddedeki cezanın infazına başlandıktan sonra hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesine ilişkin kararlar da mutlak suretle infaza ilişkin olduğundan, bu kararlara karşı başvurulacak yasa yolu da 101. madde uyarınca itirazdır.
Bir karar veya hükme karşı başvurulacak yasa yolunun belirlenmesinde,
öncelikle bu konudaki açık yasal düzenlemeler nazara alınmalı, açık ve ayrıksı yasal düzenleme bulunmaması halinde ise verilen kararın niteliği ve veren makam nazara alınarak 5271 sayılı CYY’nın 223, 267 ve 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddelerine göre değerlendirme yapılmalıdır. Burada dikkate alınması gereken ölçüt infaza başlanıp başlanmadığı olmayıp, verilen kararın hakimlik kararı mı yoksa mahkeme kararı mı olduğu ve kararın hüküm niteliğinde olup olmadığı ile 5275 sayılı Yasanın 98 vd. maddelerinde sayılan infaza ilişkin kararlar kapsamında yer alıp almadığıdır". şeklinde vurgulandığı üzere hükmü değiştiren ve CMK.nın 223. maddesinde sayılan düşme kararlarının temyize tabi olduğunun belirtilmesi ve temyize konu kararın niteliği itibariyle 5275 sayılı Kanunun 98-101 maddeleri kapsamında hükmün yorumu, çektirilecek cezanın hesabında duraksama, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilmesi gibi hususların söz konusu olmaması sebebiyle yerel mahkeme kararının temyize tabi olup işin esasının görüşülmesi ve kararın bozulmasına karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme düşme kararının itiraz yasa yoluna tabi olduğuna ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.09/06/2020