14. Hukuk Dairesi 2015/6381 E. , 2015/6790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2014
NUMARASI : 2013/238-2014/553
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.01.2010 verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı Almanya"da ikamet ettiğini, davalı A.. G.."ın kendisinden Türkiye"de ev almak için borç istemesi üzerine Aralık 2004, Ocak 2005 aylarında 51.000 Euro"yu davalı A.. G.."a verdiğini, iki adet Almanca sözleşme yapıldığını, bu sözleşmelerden ilkinin 23.12.2006 tarihli 31.500 Euro"luk olduğunu, ikinci sözleşmenin ise 31.12.2007 tarihli olduğunu ve 19.500 Euro"luk borcun geri ödenmesini düzenleyen sözleşme olduğunu, davalının borcuna ait taksitleri ödemediği gibi toplu ödeme de yapmadığını, bu davalının kendisinden almış olduğu para ile davalılarla ortak hareket ederek K.."da bir daire satın aldıklarını, bu dairenin davalı M.. A.. (A.. G.."ın kızı) adına tapuya tescil edildiğini, borcunu ödemeyen A.. G.."ın 02.07.2008 tarihli Türkçe düzenlenmiş taahhütname ile bahsi geçen Kartal"da satın alınan dairenin borcun tamamını Nisan 2009 tarihine kadar ödememesi halinde devredeceğini taahhüt ettiğini, borcunu ödemeyen davalıya karşı Almanya mahkemelerinde dava açıldığını ve 28.07.2009 tarihinde sonuçlanarak tazminata mahkum edildiğini, buna rağmen davalının borcunu ödemediğini ve bu bedelle alınan 3 no"lu dairenin davacı adına tescilinin gerçekleştirilmediğini, bu dairenin borç para ile edinildiği hususunun davalı Arzu"nun kendi imzası ile kayıt altına alındığını ve davalının evi kızının üzerine tescil ettirerek aleyhe yapılacak olan takipleri engellemek istediğini, her iki davalının danışıklı davrandığını ileri sürerek dava konusu 3 no"lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde 51.000.00 Euro"nun yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı M.. A.., annesi ile davacı arasında iddia edilen bir sözleşme ve borç ilişkisi hakkında bir bilgiye sahip olmadığını, böyle bir işlemin de tarafı olmadığını, bu evin alımında annesinin hiçbir maddi katkısının bulunmadığını, annesi tarafından verilen taahhütnamenin de hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Davalı A.. G.. da davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizce davacı ile tapu maliki davalı Merve arasında hukuki ilişki bulunmadığından tapu iptali ve tescil davasının reddi, ikinci kademedeki tazminat istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi raporuna göre taahhütname altındaki imzanın A.. G.."ın eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu kez hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, mahkemece bozma kararına uyulmuş ancak bozma gereği yerine getirilmemiştir. Şöyleki; davacı 02.07.2008 tarihli "taahhütname" başlıklı belgeye ve Almanca düzenlenmiş sözleşmelere dayanmıştır. Davalı Arzu ise belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirtmiştir. Mahkemece, B... Ü... Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent bilirkişinin verdiği 07.09.2014 tarihli raporda "belge altındaki imzanın müşteki ve şüphelinin eli mahsulü olduğu hususunda müspet veya menfi bir neticeye varılamadığı..." bildirildiğinden ve davacı tarafından başkaca bir delil ve belge ibraz edilmediğinden tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
Gerçekten, belge altındaki imzanın kendisine ait olduğu ileri sürülen taraf senetteki imzayı inkar ederse diğer bir anlatımla sahtelik iddiasında bulunursa (HUMK m. 314) senetteki imzanın kime ait olduğu anlaşılıncaya kadar senet delil olarak kullanılamaz (HUMK m. 317). Mahkemede imzanın kime ait olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle davacının dayandığı belgeye değer vermemiştir. Ancak, mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı bilirkişi incelemesinin HUMK"nın 308 ila 313. maddeleri kapsamında öngörülen yöntem uyarınca yapılıp yapılmadığı açık değildir.
Davacı tarafın dayandığı belge asıllarının dosya içine alınarak ve davalı Arzu"nun belgenin (belgelerin) imzalandığı yakın tarihlere ait imza örnekleri ile tatbike uygun imza örneklerinin toplanarak, dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik ihtisas Dairesinden rapor alınmak için gönderilmek suretiyle davalı Arzu"nun eli mahsulü olup olmadığı konusunda duraksamasız saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.