Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/488
Karar No: 2017/9077
Karar Tarihi: 16.10.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/488 Esas 2017/9077 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/488 E.  ,  2017/9077 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.10.2017 Salı günü davacılar ve davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    -K A R A R-
    Davacılar vekili; 29.11.2012 tarihinde davalının zorunlu trafik ... poliçesi ile sigortacısı olduğu aracın davacıların eşi/babası..."e çarparak ölümüne neden olduğunu, davacıların onun desteğinden yoksun kaldığını ve müteveffanın kusurunun davacılara yansıtılmaması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacılar vekili 07.06.2014 havale tarihli dilekçesi ile dava değerini ... için 68.268,00 TL, davacı ... için 11.449,00 TL ve davacı ... için 17.678,00 olmak üzere toplam 98.395,00 TL olarak ıslah ederek dava tarihinden itibaren avans faiz işletilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere gerçek zarardan sorumlu olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davacı ... için 68.268,00 TL alacağın, davacı ... için 11.499,00 TL alacağın ve davacı ... için 18.678,00 TL alacağın dava tarihi olan 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Dairemize hükmün temyizinden sonra davalı vekili tarafından yerel mahkeme aracılığıyla 06.09.2016 tarihli “Sulh Protokolü-İbraname” başlıklı ibranamenin sunulduğu görülmüştür.
    6100 Sayılı HMK’nın 313.madde hükmüne göre “(1)Sulh görülmekte olan bir davada, tarafların aralarında ki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
    (2)Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
    (3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulh kapsamına dahil edilebilir.
    (4) Sulh şarta bağlı olarak da yapılabilir.
    Madde 314-(1) Sulh hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
    Madde 315-(1) Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
    (2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hallerinde sulhun iptali istenebilir.
    Mahkemece 06.09.2016 tarihli "sulh protokol ibraname" başlıklı belge incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    3-Kabule göre;
    a-Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, ... şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. ..."nun 86/1. maddesi gereği ise, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu oranında sorumluluğunun kalkacağı açıktır.
    Mahkemece tarafların kusuruna ilişkin olarak alınmış bir kusur raporu bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacıların desteği olan yayanın karıştığı kazada asli kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağıyla ve 24.02.2012 tarihli ceza dosyasında alınan trafik bilirkişi raporunda belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Davalı ... şirketi sigortalısının kusuru oranında sorumlu olup hesaplanan tazminattan murisin kusuru oranında indirim yapılması gerekirken hesaplanan tazminatın tamamından davalı ... şirketinin sorumlu tutulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    Bu durumda mahkemece, davalının ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunması halinde 3. kişilerin zararlarından sorumlu tutulabileceği göz önünde bulundurularak; konusunda uzman bilirkişiden kusur raporu alınması ve oluşacak sonuca göre kusur indirimi yapılarak davalının zarardan sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    b-Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. (6098 sayılı TBK m. 53) maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. (6098 sayılı TBK m. 53) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi gidermek olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
    Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Davacının maruz kaldığı destekten yoksun kalma zararının belirlenebilmesi için desteğin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerekir.
    Somut olayda, dava dilekçesinde ..."in ölmeden önce çiftçilik, serbest ticaret ve nakliyat işi ile uğraştığı belirtilmekle, ..."ca müteveffanın 5510 sayılı kanunun m.4/1,a,b ve c bentlerine tabi sigortalılığının bulunmadığı; ... Vergi Dairesi Müdürlüğü"nce 31.7.2013 tarih ve 10174 sayılı yazıları ile vergi mükellefi ...Ltd. Şti."nin ortakları arasında ..."in de bulunduğu ve 2012 kurumlar vergisi ile ilgili beyanname vermediğinden geliri hakkında bilgi verilmediği; ... Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi"nce 30.10.2013 tarihli yazısında nakliyat işi ile uğraşan firma sahibinin gelirinin aylık ortalama 3.590 TL olabileceği bildirmiştir.
    Mahkemece hükme esas alınan hukukçu bilirkişiden aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarında nakliyat işi ile uğraşan firma sahibi desteğin aylık gelirinin aylık ortalama 3.590 TL olduğu, asgari ücret 805,00 TL"nin 4,46 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de, desteğin vefatından önce elde ettiği gelirin belirlenmesi için yapılan araştırma yeterli değildir. Zira desteğin vefatı ile sahip olduğu malvarlığı mirasçılarına intikal etmektedir. Bu nedenle desteğin sağlığında gelir elde ettiği taşınmazlar, işyerleri, dükkanlar, tarım arazileri, büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları gibi ticari müessese ve tarımsal işletmeleri de mirasçılarına intikal etmektedir. İntikal eden ticari faaliyet ve tarımsal işletme varlıklarının mirasçılar tarafından kullanılması neticesinde gelir elde edilebileceğinden artık destekten yoksun kalma zararı hesaplanırken bu durumun da nazara alınması gerekmektedir. Bu nedenle desteğin vefatından önceki geliri tespit edilirken, sözkonusu ticari faaliyet veya tarımsal işletmenin devamı için desteğin sağlığında yapmış olduğu kişisel katkısının belirlenmesi gerekmektedir.
    Bu durumda mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, desteğin ölüm tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ilgili yerlerden araştırılarak desteğin kişisel özellikleri nedeniyle ticari işine bedensel katkısının ne oranda olabileceği hususunda uzman bilirkişilerden rapor aldırılmak suretiyle, desteğin ticari faaliyetinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    c-Destekten yoksun kalma zararının hesabında desteğin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
    Somut olayda, desteğin pasif dönemine ilişkin tazminata esas geliri belirlenirken AGİ dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır. Bu nedenlerle, pasif döneme ilişkin hesaplamanın, AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması konusunda, ek rapor alındıktan sonra, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi