22. Hukuk Dairesi 2016/3545 E. , 2016/5766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ilave tediye, ikramiye, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, kıdem zammı, sorumluluk zammı, yakacak yardımı, aile ve çocuk yardımı, öğrenim yardımı, yemek bedeli, bayram harçlığı, giyim yardımı, koruyucu eşya yardımı, temizlik yardımı, ücret zam farkı, gece zammı, kıdemli işçiliği teşvik primi, sosyal yardım ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, iş sözleşmesini ödenmeyen bir kısım işçilik alacakları sebebi ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ilave tediye ve ikramiye, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil çalışma alacağı, hafta sonları çalışma ücret alacağı, kıdem zammı alacağı, sorumluluk zammı alacağı, yakacak yardımı alacağı, aile ve çocuk yardımı alacağı, öğrenim yardımı alacağı, yemek bedeli alacağı, bayram harçlığı alacağı, giyim yardımı ve koruyucu eşya yardımı alacağı, temizlik yardımı alacağı, ücret zam farkı alacağı, gece zammı alacağı, kıdemli işçiliği teşvik primi alacağı, sosyal yardım alacaklarını istemiştir.
Davalı vekili; davacının talep ettiği alacaklar sebebi ile zamanaşımı def"inde bulunduğunu 28.11.2007 tarihinden sonrasına ilişkin olarak talep edilen alacakların ise ödendiğini, ayrıca kıdem tazminatı hariç diğer alacak kalemleri için işletme kredilerine uygulanan en yüksek mevduat faizinin istenmesinin hukuka aykırı olduğunu bu sebeplerle davacının davaya konu alacak talepleri, iddia ve beyanlarının haksız ve mesnetsiz olduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davacının 1991 tarihinden 27.10.2011 tarihine kadar davalı iş yerinde çalışarak 6111 sayılı Kanun kapsamında 27.10.2011 tarihinde ... yeni işinde çalışmaya başlamış bu hali ile davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağının bulunmadığı, sadece ilave tediye ve ikramiye alacağı ile kıdem zammı alacağı hüküm altına alınmıştır. Tarafların temyizi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda kararın davacının hak kazandığı yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu halde hüküm altına alınmadığı yargılama neticesinde ve dosya kapsamı ile sabit olduğundan hükmedilmemiş olması sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacının yıllık izin alacağı da hüküm altına alınmıştır.
Karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin önceki bozma ilamında davacının yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu, bu sebeple yıllık izin alacağı yönünden karar verilmemiş olması bozmayı gerektirmekte denilmiş ise de dosya yeniden incelendiğinde ve 6111 sayılı Kanun"un ilgili 166/6. maddesi hükmüne göre; "Devredilen işçilerin ücret ile diğier mali ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadadr devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre; toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı kasum ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır." Dairemiz"ce bu yönde verilen emsal kararlar da mevcuttur. (2014/25552 E. 2014/6404 E. ... ve başkaca dosyalar)
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinde iş yeri devri halinde devreden ve devralan işverenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, maddeye göre “İş yeri veya iş yerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde iş yerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır”. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise 428. maddesinde işyeri, 429. maddesinde ise iş sözleşmesinin devrinde devreden ve devralan işverenlerin sorumluluğunu aynı şekilde düzenlemiştir.
4857 sayılı Kanun’un 59. maddesi gereğince de “İş sözleşmesinin, herhangi bir sebeple sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir”. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İş yerinin devri veya iş sözleşmesinin devri halinde ortada fesih bulunmadığından sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelen yıllık ücretli izin alacağından devreden işveren sorumlu tutulamaz.
Dosya içeriğine göre davalı ... çalışmakta iken ... iş sözleşmesi devredilen davacı işçi nakil kararı sonrası devreden kurumda işe başlamıştır. İş sözleşmesi devredildiğinden ve devir tarihinde ortada fesih bulunmadığından devreden davalı ... doğmamış ve muaccel olmayan yıllık ücretli izinden sorumluluğu bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yıllık izin ücreti alacağından davalı Belediyenin sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
Dairemizin önceki bozma ilamı maddi hataya dayalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ve 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür. Bu çerçevede ikramiye ödemesinin kabulü ile talep edilen alacakların hesaplanması gerekirken maddi hataya dayalı bozma ilamına göre karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.