Hukuk Genel Kurulu 2017/3103 E. , 2021/1306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 06.02.2013 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 02.07.1986 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten ortak yedi çocuklarının olduğunu, taraflar arasında duygu ve düşünce birliğinin sağlanamadığını, karşılıklı sevgi ve saygının yok olma noktasına geldiğini, davalının tarafların öz kızı Zehra"nın eşi Salih Yılmaztekin ile zina yaptığını, davalı ve damat ile ortak çocukların davacıyı altı yıldır eve almadıklarını, girmek istediği takdirde feci şekilde dövdüklerini ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 06.03.2013 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, müvekkilinin evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak karşı tarafın, eşinin ve müşterek çocukların maddi ve manevi hiç bir ihtiyaçlarını karşılamadığını, gerekli ilgiyi ve sevgiyi göstermediğini, davacının uzun zamandan beri eşini ve çocuklarını terk edip başka bir kadınla birlikte olduğunu, zina iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesinin 17.12.2013 tarihli ve 2013/143 E., 2013/1192 K. sayılı kararı ile; tarafların 02.07.1986 tarihinde evlendikleri, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle taraflar arasında geçimsizlik doğduğu, evliliğin devamında bireysel ve toplumsal bir yarar kalmadığı, anlaşamadıkları, evlilik birliğini yürütemedikleri, bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, tarafların evlilik birliğinin devamı yönünde olumlu davranışlarının da bulunmadığı, bu yönde bir çaba sarf etmedikleri, gerçekleşen bu davranışları ile aile birliğinin sarsılmasında kusurlu bulundukları, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmediği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.01.2015 tarihli ve 2014/27730 E., 2015/457 K. sayılı kararı ile;
“...Hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesinin 18.06.2015 tarihli ve 2015/349 E., 2015/556 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; davalının damadı ... ile uygunsuz vaziyette birlikte olduğu, kucağında uygunsuz vaziyette oturduğunun huzurda dinlenen tanıklarca beyan edildiği, davalının davacının barışma tekliflerini kabul etmediği, onu müşterek haneye almadığı bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğu, davalının bu şekildeki davranışları ile aile birliğinin sarsılmasında kusurlu bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı eşin kusurlu davranışlarının ispat edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖNSORUN
11. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; taraflar arasındaki boşanma davası nedeniyle yapılan yargılama sonucunda verilen ilk kararda “davalının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu” gerekçesiyle boşanmaya karar verildiği hâlde; Özel Daire bozma kararı sonrası önceki gerekçenin yanında “davalının damadı Salih Yılmaztekin ile uygunsuz vaziyette birlikte olduğu, kucağında uygunsuz vaziyette oturduğunun huzurda dinlenen tanıklarca beyan edildiği davalının davacının barışma tekliflerini kabul etmediği, onu müşterek haneye almadığı” gerekçesiyle boşanmaya karar verilmesi karşısında, direnme adı altında verilen bu kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı, yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
IV. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
13. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
14. Somut olayda; mahkemece ilk kararda, boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumluluklarını yerine getirmemesinden kaynaklı taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu gerekçesiyle boşanmaya karar verildiği hâlde Özel Daire bozma kararı sonrası kadının damadı Salih Yılmaztekin ile uygunsuz vaziyette birlikte olduğu, kucağında uygunsuz vaziyette oturduğunun huzurda dinlenen tanıklarca beyan edildiği, davalının davacının barışma tekliflerini kabul etmediği, onu müşterek haneye almadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
15. Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
16. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ön sorunun bulunmadığı, mahkemece verilen direnme kararında bozmayı karşılamak amacıyla gerekçenin güçlendirildiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
18. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 2. Hukuk Dairesine Gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.