R.. L.. ile O.. A.. ve C.. L.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 07.03.2013 gün ve 92/94 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Reyhan vekili, evlilik içinde alnan iki parça taşınmazın davalı C.. L.. tarafından mal kaçırma amacı ile muvazaalı şekilde diğer davalı O.. A..’a satıldığını açıklayarak yapılan satış sebebiyle TBK’nun 19.maddesi ve TMK’nun 169.maddesine göre davalılardan Onur adına olan N. M.i 2040 ada 5 parseldeki 26 ve 32 numaralı meskenlerin muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile tapunun eski hale iadesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında devam eden bir boşanma davasından veya davalı kocanın davacıya herhangi bir borcunun bulunduğundan bahsedilmediği, sadece TBK"nun 19 ve TMK"nun 169.maddesine istinaden muvazaa sebebi ile tapunun iptalinin istendiği, taşınmazların 08.02.2013 tarihinde satış sureti ile davalılardan Onur adına tescil edildiği, TMK"nun 169.maddesinde boşanmaya ilişkin geçici önlemlerle ilgili bir düzenleme bulunmakta ise de dava ile bir alaka kurulamadığı, TBK"nun 19.maddesinde ise sözleşmenin yorumu, muvazaalı işlemler ile ilgili bir düzenleme bulunduğunu, davaya konu taşınmazların davalılardan Cemal tarafından diğer davalı Onur"a satılması ilişkisinde dava tarihi itibariyle davacının zedelenen her herhangi bir hukuki bir çıkarı olmadığı, hukuki yarar eksikliğinin dava şartı olup bu dava şartı eksikliğinin giderilmesinin de mümkün bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı HMK"nun 114/h bendi gereği hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyize konu dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19.maddesi uyarınca açılmış şahsi hakka dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Tarafların 19.4.2012 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları anlaşılmaktadır. Davalı eş ile diğer davalı arasında gerçekleştirildiği iddia olunan muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre davacının, şahsi hakkına dayanarak evlilik birliği içinde edinilen taşınmazların davalı eş Cemal tarafından dava dışı Onur’a devredilmesine ilişkin işlemin muvazaa sebebiyle iptali ile eski hale getirilerek, taşınmazların davalı eş Cemal adına tekrar tescil edilmesi talebinde hukuki yararının bulunduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, taraf delillerinin toplanması, toplanacak tüm deliller TBK’nun 19.maddesinde yazılı muvazaa talebi doğrultusunda birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi doğru olmamıştır. Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 48,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.