8. Hukuk Dairesi 2014/4911 E. , 2014/9899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesi istemi
T.Garanti Bankası A.Ş. Tarafından mirasçılık begesi isteği ile açılan davanın reddine dair ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 20.02.2014 gün ve 247/210 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 20.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, veraset belgesinin verilmesinde davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle isteğin reddine ilişkindir.
Davacı Türkiye Garanti Bankası A.Ş. vekili dava dilekçesinde; borçlu ...’ın T. Garanti Bankası A.Ş"ye borçlu olduğunu, hakkında icra takibi başlattırılmak
istenildiğini, icra takibi aşamasında uyap sistemi üzerinden borçlu ...’ın 06.08.2012 tarihinde vefat ettiğinin öğrenildiğini, bu nedenle icra takibinin yapılamadığını, muris ...’ın vekil edeni bankaya borçlu olduğunu gösteren kredi sözleşmesi, ihtarname ve hesap özetinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, murisin mirasçılarının belirlenmesi ve mirasçılar hakkında icra takibinin yapılabilmesi açısından veraset belgesinin verilmesini istemiştir.
Mahkemece; “ Tensiben Karar Tutanağı”nın düzenlendiği, 27.02.2014 tarihinde dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucu dava şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle duruşmasız yapılan inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmesi ve hükmün davacı Banka vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine değerli çoğunluk tarafından ret kararının onanmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, “yetki verilmediği, muris yada mirasçısı hakkında davacı tarafından açılan bir dava ve icra takibinin bulunmadığı gibi veraset belgesi almak üzere yetkide verilmediği, muris ile mirasçılık sıfatının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Gerek tensiben karar tutanağına geçen gerekçede yer alan, “dava şartlarının oluşmadığı” ibaresi ve gerekse az önce açıklanan kararın gerekçesinin son fıkrası gözetildiğinde davanın “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği sonucuna varılmaktadır.
Davacı vekili davayı açarken veraset belgesini istediği borçlu ...’a ait bankadan tüketici kredisi çektiğine ilişkin tüketici kredi sözleşmesini, hesap özetini, murise çekilen ihtarnameyi, kredi bilgileri ve ödeme planına ilişkin yazıyı, dava dilekçesi ekinde sunduğu ve bu belgelerin dosya arasında bulunduğu saptanmıştır. Davacı Banka dilekçe ekinde, sunulan belgeler ile alacaklı durumunda bulunduğuna ve bu konuda bir duraksama görülmediğine göre borçlu ...’a ait veraset belgesini istemesinde hukuki yararının bulunduğu konusunda hiçbir duraksama söz konusu değildir. Aksi halde davacı Bankanın dava açması ya da icra takibi yapması olanaklı hale gelmez. Bunun garantisini kimsede veremez.
HUMK’da yer almamakla birlikte Yargıtay Uygulaması gereğince “hukuki yarar ilkesi” davanın açılması bakımından dava şartı olarak kabul edilmekte ve uygulanmakta idi. Dava şartları hiç şüphesiz davanın açıldığı tarihte yani başlangıçta aranır. Olup olmadığı belirlenir. 6100 sayılı HMK.nu hazırlanınca uygulamadan esinlenerek bu hukuki yarar ilkesi kanun hükmü haline getirildi. HMK.nun dava şartları başlığı taşıyan 114/1-h bendinde “davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması” ilkesinin dava şartları arasında sayıldığı görülmektedir. Hukuki yarar ilkesinin bulunduğu durumlarda mutlaka davacı tarafın önce bir mahkemede dava açması, ondan sonra bu mahkemeden veraset belgesinin veya herhangi bir işin yapılması bakımından yetki alınmasına gerek olmadığı gibi, önce bir şeyin veya bir alacağın icra takibine konulması ve belirli aşamalardan sonra icra müdüründen yetki alınması suretiyle herhangi bir dava açılmasına da gerek bulunmamaktadır. Aksi halde hak arama yollarının sınırlandırılması ya da kapatılması söz konusu olur. Bu aynı zamanda bir hak ihlaline yol açabilecektir.
Anayasa’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde; “Herkes meşru vasıfta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir,” denilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanamayacağına vurgu yapıldığı gibi, hak arama yollarının da sınırlanamayacağını vurgulamıştır. Bu hüküm ortada
dururken davacı daha önce herhangi bir dava açmadığı gibi, icra takibi de yapmadığı ve aynı zamanda borçlu ile irs ilişkisinin de olmadığı görüşünden hareketle, isteğin reddine karar verilmesi açıklanan Anayasa hükmüne ve belirtilen ilkelere aykırı düşmektedir.
Yapılan açıklamalar ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile davacı Banka"nın borçlu ...’a ait veraset belgesini alması konusunda hukuki yararının bulunduğu, aksi halde hak arama yollarının sınırlandırılması durumunun ortaya çıkacağı, bu nedenlerle mevcut dosya kapsamı gözetilerek durum değerlendirildikten sonra işin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle hükmün bozulması gerekirken onanması şeklinde gerçekleşen sayın çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyoruz. 20.05.2014