19. Hukuk Dairesi 2016/16602 E. , 2018/3409 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ...Ltd. Şti. vek. Av. ... ile davalı...A.Ş. vek. Av. ... arasında görülen dava hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17/11/2015 gün ve 2014/90-2015/433 E.K sayılı hükmün bozulmasına yönelik Dairemizin 16.06.2016 gün ve 2016/2716 E.-2016/10932 K. sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı şirketin davalıdan ihraç kaydı ile mal alıp ihraç ettiğini, davalı şirkete 197.734,00 USD ödeme yapılmış olmasına rağmen, 147.306,00 USD"lik mal teslim edildiğini, davacının teslim edilmeyen mal karşılığı davalıya ödediği bakiye 50.427,00 USD"lik alacağının tahsili amacıyla yapmış olduğu takibin vaki itiraz üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalıya herhangi bir ödemesinin bulunmadığını, malların siparişini veren ve parasını ödeyenin Bay ... olduğunu, malın davacı tarafından ihraç edilmesinin kararlaştırılması nedeniyle faturanın davacı adına kesildiğini, ihracatın durması üzerine davalının nezdinde kalan 50.427,00 USD paranın sehven davacının cari hesabına işlendiğini, yapılan hatanın düzeltildiğini ve Bay ..."ye paranın iade edildiğini, taraflar arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı gibi paranın da davacı tarafından gönderilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalıdan ihraç kaydı ile satın aldığı mallara karşılık olarak ..., ... ve Mr. ... tarafından davalıya ödemede bulunulduğu, 07.10.2011 tarihi itibarı ile davacının davalıdan 50.427,00 USD alacağının olduğu, bakiye kalan bu alacağın 16.11.2011 tarihinde ... ödenerek davacıya ait borç bakiyesinin sıfırlandığı gerekçesiyle davanın 50.427,00 USD üzerinden kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 19.11.2013 gün, 2013/3772 E.-2013/18419 K. sayılı ilamıyla, "Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli ayrıntıyı içermemekte olup, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine de elverişli değildir. Bu nedenle mahkemece gümrük işlerinden anlayan bir bilirkişi, dış ticaret ve ihracat-ithalat konusunda uzman bir bilirkişi ve muhasebe işlerinden anlayan bir bilirkişi olmak üzere üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; benimsenen bilirkişi kurulu ek raporu doğrultusunda, davacı yanca alacak iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının takibe itirazının iptaliyle takibin devamına, koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Dairemizin 16.06.2016 gün, 2016/2716 E.-2016/10932 K. sayılı ilamıyla, "Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Dairemiz bozma ilamında, "hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli ayrıntıyı içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı, bu nedenle mahkemece gümrük işinden anlayan bir bilirkişi ile dış ticaret ve ihracat -ithalat konusunda uzman bir bilirkişi ve muhasebe işlerinden anlayan bir bilirkişi olmak üzere üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmış ve üç kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen 23/06/2014 tarihli kök raporda; "davalı hesabında gözüken cari hesap fazlasının İran"dan gelen 197,734,07 USD ödeme karşılığında, davalı şirketten 147.306,53 USD tutarında mal alındığı ve ön ödemenin fazlalığından kaynaklanmış olabileceği, bu durumda davacının bu bakiyeyi talep edebilmesi için dava dışı ... tarafından yapılan ödemenin tamamının kendi hesabına yapıldığını ispatlaması gerektiği ya da dava dışı..."den temlik veya sair şekilde fazla ödeme kaynaklı alacağı devir alması gerektiği, aksi takdirde taraflar arası sözleşme ve sebepsiz zenginleşme çerçevesinde bakiyeyi talep yetkisinin dava dışı ve davalının banka hesabına ödemede bulunan kişilere ait olacağı, davacının ihracatçı gözükmesi karşısında imalatçıdan alacaklı olabilmesi için fazladan avans ödemesi şeklinde bir ödemeyi bizzat yapmış olduğunu ispatlaması gerektiği, aksi takdirde davanın reddi gerektiği" yönünde görüş bildirilmiş ise de, mahkemece davacı vekiline kesin süre verilerek dava dışı ... şirketince düzenlenen 27/02/2015 tarihli tercüme belgenin ibrazı üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış ve bilirkişi ek raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Oysa Dairemiz bozma kararında yeni belge ibrazıyla ilgili bir bozma gerekçesi bulunmamaktadır. Bozma kararına uyulmakla bir taraf lehine, diğer taraf aleyhine usuli kazanılmış hak oluşur. Bu nedenle mahkemece bozma kararında belirtilen hususlar doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması ve bunun dışına çıkılmaması zorunluluk arzetmektedir. Kaldı ki ek raporda değerlendirilen belge her zaman düzenlenebilecek nitelikte bir belge olduğu gibi öte yandan bozmadan önce dosyada bulunan 30/04/2012 tarihli tercüme belge de aynı nitelikte olduğundan davalı tarafı bağlayıcı vasıfta değildir. Banka havalesinde havale edilen paranın davacıya ödenmesi konusunda herhangi bir tahsilat açıklaması da yer almamaktadır. Bu durumda mahkemece kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine yeniden yapılan inceleme sonucunda;
Dava dışı kişilerce davalıya gönderilen 197.734 USD paranın davacının davalı nezdindeki cari hesabına alacak olarak kaydedildiği, daha sonra davalı tarafından davacıya 147.306 USD bedelli mal teslim edilerek, bu satış bedelinin davacının cari hesabına borç kaydedildiği ve davacının davalı nezdindeki cari hesabında 50.447,00 USD alacak kaldığı hususunda, taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki çekişme, davalı nezdindeki davacıya ait cari hesaptaki 50.427,00 USD artı bakiyeyi davalının aynı miktarda borçlandırıcı işlemle sıfırlaması sonunda davacının davalıdan cari hesap bakiyesini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davalı, dava dışı kişilerce gönderilen 197.734 USD"yi davacının cari hesabına alacak kaydetmiştir. Daha sonra davacıya yaptığı mal satış bedeli olan 147.306,00 USD’yi ise borç olarak kaydetmiştir. Bu şekilde davalı, dava dışı kişilerin gönderdiği paraların davacı adına gönderildiğini kendi ticari defterlerindeki aleyhe kayıtlarla kabul etmiş olmaktadır. Bu itibarla davacının, ayrıca dava dışı kişilerin gönderdiği paraların kendi adına gönderildiğini ispat etmesine gerek bulunmamaktadır. Bu durumda davalı, davacı cari hesabındaki 50.427,00 USD davacı alacağını aynı miktarda borçlandırıcı bir işlemle sıfırlarken hukuken geçerli bir nedene dayandığını ispat etmelidir. Ancak yapılan tahkikatta, davalının bu borçlandırıcı işlemini herhangi bir belgeye dayandırmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yerel mahkeme kararı yukarıda açıklanan gerekçeye sahip olmamakla birlikte, sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK. 438/son maddesi hükmü uyarınca gerekçesi değiştirilerek onanması gerekirken, yazılı gerekçe ile bozulması doğru olmamıştır. Ayrıca Dairemizce yerel mahkemece verilen ilk karar bozulurken, bilirkişi raporunun yetersizliğine işaret edilerek, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan, herhangi bir taraf yönünden usulü kazanılmış hak da söz konusu değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 16.06.2016 gün ve 2016/2716 E.-2016/10932 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.11.2015 gün, 2014/90 E. - 2015/433 K. sayılı kararının gerekçesinin düzeltilerek ONANMASINA, 19/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.