Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu 1552 ve 1561 parsel sayılı taşınmazlarına davalının fuzulen işgal etmek ve kullanımına engel olmak suretiyle müdahalede bulunduğunu, ayrıca 1561 sayılı parselinden 4, 5 adet söğüt ağacı ve 1552 sayılı parselinden de 4, 5 adet elma ve kayısı ağaçlarını keserek ve taşınmazlarda hayvan otlatarak zarar verdiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat istemiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacının taşınmazlarına veya paylarına yönelik hiçbir eylemi olmadığı gibi herhangi bir ağacı da kesmediğini, 1561 parsel sayılı taşınmazı davacının icara vermek suretiyle kullandığını, kendisinin 1552 sayılı parselde vaki payını tasarruf ettiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının, davacıya ait 1552 ve 1561 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarına hukuken korunmaya değer üstün bir hakka dayanmaksızın elattığı ve 1552 sayılı parsel içinde bulunan ağaçları kesmek suretiyle zarar verdiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, çekişme konusu 1561 parsel sayılı taşınmazda davacının kayden paydaş olduğu ve davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, diğer dava konusu 1552 parsel sayılı taşınmazın ise paylı mülkiyet üzere olup, taraflar ile dava dışı kişi adına kayıtlı bulunduğu, mahkemece davalının 1561 parsel sayılı taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettiği belirlenmek ve benimsenmek suretiyle saptanan ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Öte yandan, çekişmeli 1561 sayılı parselde davacının paydaş olup, davalının kayıtla ilgisi bulunmadığı ve 21.6.1944 tarih 13/24 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetildiğinde, anılan taşınmaz bakımından mutlak surette elatmanın önlenmesi kararı verilmesi gerekirken, davacının payına vaki elatmanın önlenmesine hükmedilmiş olması doğru değil ise de, davacı hükmü temyiz etmediğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Ancak, gerek 1552 gerekse 1561 sayılı parseller üzerinde bulunup da, tazminat isteğine konu edilen ve kesildiği öne sürülen ağaçların, davalı tarafından söküldüğü kanıtlamamasına karşın, bu hususun 1552 sayılı parsel bakımından kabul kapsamına alınarak tazminata hükmedilmiş olması doğru değildir.
Diğer yandan, 1552 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalı vekilince dosyaya 29.6.08 tarihli harici belge sunulmuş ve içeriği inkar edilmemiştir. Bu durumda anılan belgenin değerlendirilmesi, yorumlanması ve davaya etkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi zorunludur.
Hal böyle olunca; 1552 sayılı parsel hakkındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri yönünden, dosyaya sunulan 29.06.08 tarihli harici belgenin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi ve anılan parselle ilgili ağaç bedelinden kaynaklanan tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.