
Esas No: 2010/1397
Karar No: 2010/2351
Karar Tarihi: 03.3.2010
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/1397 Esas 2010/2351 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 08/12/2009
NUMARASI : 2009/639-2009/613
Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalının kayden malik olduğu çekişmeli 301 ada, 35 sayılı parselin bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazın Hazinenin de tarafı olduğu iptal tescil davası sonucunda sicil kaydının oluştuğunu, kesin hükmün hazine bakımında da bağlayıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin önceden verilen karar Dairece; “….14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen 3. fıkra 2 ve 3. cümle ve geçici 10. maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü sürenin hazine yönünden dolduğu, davanın reddi gereğine “ değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamında belirtilen hususlar gözetilmek suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğrudur. Bu yöne değinen Hazinenin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihi itibariyle davasında haklı olan bir kimsenin yargılama sırasında çıkan Yasa gereğince haksız duruma düştüğü takdirde yargılama giderleri ve 1957 tarih, 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı açıktır.
O halde, öncelikle dava konusu 301 ada, 35 parsel sayılı taşınmazın dayanağını teşkil eden kesin hükmün (Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi kararının 24.01.1957 tarih, 1955/208 Esas, 1957/3 sayılı) keşfen kapsamının belirlenmesi ve bu kapsamda kalan yerin tamamının veya bir kısmının 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre tarifi 3621 Sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan kıyıda kaldığının anlaşılması halinde kesin hükmün, tarafı olan hazineyi bağlayacağı gözetilerek davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması, yok eğer kesin hükmün kapsamı dışında kalan ve davalı tarafın mülkiyet kapsamı içindeki bir kısım yerin kıyıda kaldığının saptanması halinde ise yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulacağının gözetilmesi ve belirlenecek duruma göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı Hazinenin, bu yöne hasren temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.