11. Hukuk Dairesi 2014/13360 E. , 2014/19684 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GEBZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2013/185-2014/213
Taraflar arasında görülen davada Gebze 3. Asliye HukukMahkemesi’nce verilen 20/03/2014 tarih ve 2013/185-2014/213 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini ancak davalının taşıma ücretini ödemediğini, bu ücretin tahsili için başlatılan icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili hakkındaki iflasın ertelenmesi davasında müvekkili aleyhine başlatılan icra takiplerinin durmasına yönelik tedbir kararı verildiğini, bu nedenle müvekkili aleyhine takip yapılamayacağı gibi esasen müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılmış takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce görülen davalı şirketin iflasının ertelenmesi davasında, davalı şirket hakkında başlatılmış tüm icra takiplerinin durdurulmasına ve yeni takip yapılmamasına ilişkin tebdir kararı verildiği, davacının ise bu karardan sonra icra takibinde bulunduğu, bu durumda davalının itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşıma ücretinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nın 297 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında gerekçeli kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi gereklidir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması ve ayrıca gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun olması gerekmektedir. Zira, kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması, birbirlerine uygun olması esastır.
Somut olayda, kararın gerekçe kısmında, davalı şirket hakkındaki iflasın ertelenmesi davasında, davalı aleyhine başlamış tüm icra takiplerinin durdurulması ve yeni takip başlatılmaması yönünde tedbir kararı verildiği, davaya konu icra takibinin ise bu karardan sonra başlatıldığı, dolayısıyla davalının itirazının haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddinin gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında, davaya konu icra takibinin iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının icra takibine yaptığı itirazın haklı bulunduğu yönündeki esasa yönelik gerekçesi karşısında hüküm fıkrasında davanın usulden reddine karar verilmiş olması gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye yol açtığından, çelişki içermeyen ve gerekçe ile hüküm fıkrasının uyuştuğu yeni bir karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.