Esas No: 2019/9435
Karar No: 2022/6351
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/9435 Esas 2022/6351 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkumiyetine karar verdi ancak karar Yargıtay tarafından bozuldu. Kararda yer alan temyiz itirazları arasında suç tarihine ilişkin yanlışlık ve tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne dair şikayetler de yer aldı. Ayrıca, sanığın hüküm giydiği kanun maddesinde ceza miktarı değişikliği olduğu ve Anayasa Mahkemesi tarafından bazı hükümlerin iptal edildiği belirtildi. Bu nedenle, mahkeme kararı bozuldu ve sanığın kazanılmış hakkı saklı tutuldu. Kanun maddeleri olarak, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi ve CMK'nın 223/8. maddesi kayda geçirildi.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : ANTALYA 7. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Suç tarihi sanıktan kan numunesi alınan 04/12/2014 olduğu halde gerekçeli karar başlığında 26/06/2014 olarak yazılması,
2) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına yönelik tebligat parçasının incelenmesinde, kararın sanığın MERNİS adresinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği ancak tebliğ tarihinde sanığın Antalya E/Açık Ceza İnfaz Kurumunda olması nedeniyle Kurumda usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekirken Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu;
Antalya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/03/2015 tarihli uyarı yazısının sanığın MERNİS adresinde doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi kapsamında muhtara teslim edildiği anlaşılmış olup; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması”
gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin tebliğ yapılması usulsüz olduğundan 18/12/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından;
5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartlarının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararların infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,
3) Kabule göre de;
a) 28/06/2014 tarihinden önce yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, somut olayda suç tarihinde yürürlükte olan 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi ile temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesine karşın, sanık hakkında ceza tayin edilirken temel ceza 1 yıl olarak belirlenerek eksik ceza tayin edilmesi,
b) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun'un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddeleri uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 17/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.