8. Hukuk Dairesi 2016/9885 E. , 2019/3555 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin davaya konu edilen 101 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 7.165 m2"lik bölümüne yirmi yılı aşkın bir süreden beri zilyet olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazı tapudan satın alan son malik davalı Teyfık Taş"ın kötüniyetinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davanın reddine ilişkin ilk hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizce, 20.09.2010 tarihli ve 1250-4121 sayılı ilamı ile, davacının, davada, davalının kötüniyetini ileri sürdüğünün kabulü ile, davalının TMK"nin 1023. maddesinden yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin araştırma bozması yapılmış, yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda az yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 101 ada 21 parsel sayılı taşınmaz, 02.07.1999 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları ile 28.12.1954 tarih ve 610 sıra numaralı revizyon tapu kaydının hudut ve miktarı kapsamında kaldığı belirtilerek, revizyon tapu kayıt maliki .... (davalının mirasbırakam) adına tespit edilmiş, itiraz edilmemesi üzerine, 26.05.2000 tarihinde kesinleşerek tapu sicili oluşmuştur.
3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-b. maddesine göre, zilyet adına tescil kararının verilebilmesi için; zilyedin taşınmaz malı kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yol ile İktisap ettiğini ve tespit tarihine kadar en az on yıl süre ile malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız zilyet olduğunu kanıtlaması gerekir.
Somut olaya gelince; davacı yan, yirmi yılı aşkın süreye ulaşan kendi zilyetliğine dayanarak kısmen iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Başka bir anlatımla davacı, ifrazen iptal ile tesciline karar verilmesini istediği 101 ada 21 parseli, revizyon gören 28.12,1954 tarih ve 610 sıra nolu tapu kayıt malikinden, mirasçısından veya mümessilinden satın ve devraldığını ileri sürmeden, salt kendi zilyetliğine dayanarak iptal ve tescil İsteğinde bulunmuştur. Yargıtay"ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre, tapulu taşınmazların kanunda belirtilen istisnalar dışında zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Davacı da, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/B-b. maddesine dayanmadığına göre, davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemişse de, sonuç itibariyle red kararı doğru görüldüğünden 6100 sayılı HMK’nin ek Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin düzeltilmiş bu hali ile onanması uygun görülmüştür
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.