10. Hukuk Dairesi 2014/21167 E. , 2016/2282 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davalılar İskenderun......... ile ..... hakkında davanın reddine, diğer davalı açısından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 20.04.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masraflardan oluşan kurum zararının rücuan tazminini talep etmiştir.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. ve 87. maddeleridir.
Somut olayda; sigortalının davalılardan ...’ya ait işyerinde kaza geçirdiği anlaşılmakta olup, örtüşen kusur raporlarında, taşeron ... %60, sigortalı %40 oranında kusurlu bulunmuş ise de, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanunun 87.maddesinde, "aracı", 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde ise, "asıl işveren-alt işveren" ilişkisinin tanımına yer verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, "aracı" olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan vb. adlarla anılmaktadır.
Bunlardan; asıl işverenin yanında "taşeron" olarak adlandırılan başka işverenlerinde, işyerinden iş almaları ve kendi sigortalılarını çalıştırmaları ile, uygulama kazanmış olan "asıl işveren-alt işveren" ilişkisini Sosyal Sigortalar Kanunu açısından ele alan 506 sayılı Kanunun 87.maddesi hükmü, tıpkı mülga 1475 sayılı İş Kanununun l/son. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddelerinde olduğu gibi, aracının yanında asıl işvereni de sorumlu tutan bir içerik taşımaktadır.
506 sayılı Kanunun "üçüncü kişinin aracılığı" başlıklı 87. maddesi, "Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir." hükmünü içermektedir. Aracının asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır.
Dosya kapsamından, 23.11.2004 tarihli ... ile .... arasındaki sözleşme gereğince sorumluluğun .... ye ait olduğu, .... ile ... arasındaki 19.11.2005 tarihli sözleşme de ise sorumluluğun .... ile ...’ya ait olduğu, kazalı sigortalının açmış olduğu tazminat dosyasında ise...... %10, .... %10, ... %60 ve sigortalı %20 oranında kusurlu bulunarak verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılması gereken, yukarıda anlatılanlar ışığında davalılar arasındaki asıl işveren taşeron ilişkisi yönünde araştırma yapıldıktan sonra hak sahibi dosyasının da güçlü delil niteliğinde olduğu gözetilerek davalıların sorumluluğu yönünden yeniden konusunda uzman bilirkişi rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.