20. Hukuk Dairesi 2015/6851 E. , 2016/12375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı, davalı ve fer"i müdahiller vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 04/06/2013 tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin 6658 ada 29 parsel sayılı ve tapuda dükkan olarak kayıtlı taşınmazı 06/06/2012 tarihinde 27.000,00.-TL bedelle satın aldığını, ancak daha sonra taşınmazın belediyenin kayıtlarında depo olarak görünmesi nedeniyle işyeri ruhsatı alınamadığını, müvekkilinin tapudaki kayıtlara güvenerek dükkan olduğunu düşündüğünü yerin belediye imar planında "Depo" olarak görülmesinden dolayı uğradığı maddi ve manevi zarardan davalı Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik müvekkilinin satış bedeli ve masraflarını içerir 35.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi olmak üzere toplam 85.000,00.-TL tazminatın davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve 11.000,00.-TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı, davalı ve fer"i müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle projesine göre depo vasfında olan taşınmazın tapuya "Dükkan" vasfıyla tescil edildiği ve taşınmazı tapu kaydında yazılı niteliğine güvenerek satın alan davacının bu nedenle oluşan zararının 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi kapsamında uğranılan zarar olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek ve taşınmazın dükkan olarak belirlenen değeri ile depo olarak belirlenen değeri arasındaki farkın tazminat miktarı olarak saptanmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığına göre, tarafların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün
ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ve fer"i müdahillere ayrı ayrı yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 19/12/2016 günü oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava Türk Medenî Kanununun 1007. maddesine dayalı maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteğinin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, tazminat isteğini dükkan olarak satın aldığı taşınmaza belediye tarafından depo olduğu gerekçesiyle işyeri açma ruhsatı verilmediği iddiasına dayandırmakta ve 29 sayılı parseldeki 2/24 arsa paylı 6 numaralı 23/A kapı nolu bağımsız bölüm nedeniyle istekte bulunmaktadır.
6 nolu bağımsız bölüm 12/05/1989 tarihinde noterde düzenlenen kat irtifakı listesinin tapu müdürlüğüne ibrazı üzerine dükkan cinsiyle tapuya tescil edilmiş olup, el değiştirmeler sonucu 06/06/2012 tarihinde davacı malik olmuştur.
Belediye cevabî yazısında 6 nolu dükkan nitelikli bağımsız bölüm tasdikli projede depo olduğundan işyerine dönüştürülmesinin mümkün olmadığını bildirmiştir.
Bu durumda, davacının zarara uğradığı açıktır.
Bilindiği ve TMK"nın 1007. maddesinde düzenlendiği üzere "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."
Öte yandan, kat irtifakı ya da kat mülkiyetinin nasıl kurulacağı Kat Mülkiyeti Kanununda düzenlenmiştir.
Somut olayda anılan Kanun uyarınca kat irtifakı kurulmuş ve noterde düzenlenen bağımsız bölüm listesi tapuya yansıtılmış, 6 numaralı bağımsız bölüm de dükkan niteliğiyle tescil edilmiştir.
Dolayısı ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarardan sözetme olanağı yoktur. Davacı zararını ancak Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hata-hile hukuksal nedenlerine dayalı olarak bayiinden (satıcısından) isteyebilecektir. Aksi düşünce tarzı tapu sicilinde her yapılan işlem nedeniyle zarar görenin zararını Devletten istemesi sonucunu doğurur ki, bunun da hukuk kuralları ile bağdaşmadığı görüşündeyim.
Açıklanan nedenlerle davanın tümden reddedilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.