21. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/1712 Karar No: 2006/2021
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/1712 Esas 2006/2021 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2006/1712 E. , 2006/2021 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Isparta As.Huk.(İş) Mahkemesi Tarih : 28.12.2005 No : 245-461
Davacı, 17.02.1984-30.09.1994 tarihler arası S.S.K.’lı hizmetleri dışında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davacı ile davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava; 17.02.1984-30.08.1994 tarihleri arasında davacının zorunlu Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi çalışmaları dışında kalan süre de Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk karar; Dairemizin 10.05.2005 tarihli kararı ile bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucunda istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının 15.02.1984-30.08.1984 ve 30.12.1992- 01.03.1993 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu; 17.02.1984 tarihinde Bağ-Kur’a 1479 sayılı Yasa uyarınca tescil edildiği, bu dönem içerisinde 01.04.1986- 31.10.1993 tarihleri arasında kesintili S.S.K.’lı çalışmaları bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü davacının sadece vergide kayıtlı olduğu dönemlerde ve 506 sayılı Yasaya tabi çalışmalar dışında kalan sürede Bağ-Kur sigortalısı olduğunu kabul etmekte oysa davacı; davalı Bağ-Kur’un kendisini sigortalı saymadığı döneme ilişkin süreye yönelik primlerini ödediğini ileri sürmektedir. Gerçektende dosya içerisinde davacının bir kısım prim ödemesi yaptığı; hatta 1994 yılında davacı hakkında icra takibi yapılarak 03.08.1995 tarihinde icra kanalıyla prim tahsilatı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacının yaptığı bu prim ödemelerinin hangi sürelere ilişkin olduğu alınan iki bilirkişi raporunda da tam olarak ortaya konulamamıştır. Davacı tarafından yapılan prim ödemeleri; Bağ-Kur’un sigortalı saymadığı döneme ilişkin ise; primleri tahsil eden ve uzun yıllar bu primi kullandıktan sonra, primi yatırılmış sureyi sigortalı süresinden saymayan kurum işlemi Medeni Kanunun 2.maddesinde ifadesini bulan iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağından, kurum istemini geçerli saymak mümkün değildir. Yapılacak iş; davacının yaptığı ve icra kanalıyla tahsil edilen primde dikkate alınarak, ödenen bu primlerin hangi döneme ilişkin olduğu Bağ-Kur’dan sorularak, gerekirse yeniden uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile hatalı bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.