20. Hukuk Dairesi 2016/9365 E. , 2016/12367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu taşınmazın bulundu yörede 1969 yılında yapılıp, 1970 yılında ilan edilen tapulama sırasında ... Köyü, 107 parsel sayılı 446,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle senetsizden tarla niteliğiyle dava dışı ... adına tespit ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra yörede yapılan 3402 sayılı Kanunun 22/2-a uygulaması ile ... Köyü hudutları kapsamına alınıp, yüzölçümü 446,63 m² olarak düzeltilerek 138 ada 27 parsel sayısını almıştır.
Davacı ... Yönetimi vekili, 28.09.2007 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 107 sayılı parselin 11.08.2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla, 107 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla tescili isteğiyle dava açmıştır.
Birleşen dosya davacıları ... ve .... vekili 26.03.2009 havale tarihli dilekçesiyle; tapu kaydına dayanarak yörede 2005 tarihinde ilk kez yapılan ve 11/08/2006 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu sırasında .... Köyü, 107 parsel sayılı taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu, bu yere ait sınırlamanın iptali isteği ile dava açmıştır.
Mahkemece, aynı parsele karşı tahdide dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteğiyle dava açan Orman Yönetiminin davası ile birleştirilmeden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.02.2013 tarih ve 2012/14436 - 2013/726 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Orman Yönetimi tarafından çekişmeli 107 sayılı parselin kesinleşmiş tahdit içinde kaldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının devam ettiği, o dosyada keşif yapılıp bilirkişi raporlarının alındığı, rapor örneklerinin bu dosyaya konulduğu, buna göre taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2007/498 sayılı dosyada devam eden dava ile bu davanın konusu ve tarafları aynı olduğuna, bir dosyada verilecek kararın diğer davayı etkileyeceğine ve her iki dava da derdest olduğuna göre, HMK’nın 166.maddesi gereğince davaların birleştirilmemesinin isabetsiz” olduğu gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulup davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, asıl dosya davacısı Orman Yönetiminin davasının kabulü ile ... Köyü, 138 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, birleşen dosya davacıları ...ve ...’ün davasının Orman Bakanlığı yönünden husumet nedeniyle, Orman Yönetimi yönünden ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından taşınmazın tapuda ... değil Kabalı Köyü sınırları içinde olduğu gerekçesiyle, davalı-birleşen dosya davacıları vekili tarafından ise tapu iptal ve tescil kararı, husumetten red kararı ve vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre, asıl dava kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine, birleşen dava ise, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 11.08.2006 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve orman kadastrosuna itiraz davalarında 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre husumet Orman Yönetimine düştüğüne göre, mahkemece birleşen dosya davacılarının; davalı ... Bakanlığına karşı açtıkları davanın husumet, Orman Yönetimine karşı açtıkları davanın ise esastan reddine karar verilmesinde ve ... ile Orman Yönetimi yönünden red sebebi ortak olmadığından lehlerine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davaya konu taşınmazın bulunduğu köy yenileme kadastrosu sırasında ... Köyü sınırları içinde kaldığı tespit edilerek tapuya Kabalı köyü parseli olarak tescil edildiği halde hüküm yerinde taşınmazın köy ismi olarak Kabalı köyü yazılacağı yerde Ahmetyeri yazılması infazda karışıklığa yol açacağından doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün birinci bendinin ikinci satırında yer alan ... köyü …” ibaresi hükümden çıkartılarak, yerine “… ... köyü …” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.