23. Hukuk Dairesi 2012/911 E. , 2012/2697 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı iken istifa ettiğini, ödemiş olduğu aidat tutarının 10.500,00 TL olduğunu ileri sürerek, anılan meblağın temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 27.05.2004 tarihinde istifa ederek ortaklıktan ayrılan davacının 19.295,00 TL gecikme faizi borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 tarih, 2009/6488 E. 2011/538 K. sayılı ilamıyla, temerrüt faizinin iade kapsamında olmadığı, ortağın istifa tarihine kadar oluşan gecikme faizinden sorumluluğunun devam ettiği ve eşitlik ilkesi gereğince diğer ortaklardan gecikme faizi alıp almadığı da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahalli mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının sorumlu olduğu gecikme faizi borcunun 19.295,00 TL olduğu, davalının gecikme faizi konusunda eşitliğe aykırı uygulama yapmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı kooperatif üyeliğinden istifa eden davacının yaptığı ödentilerin tahsili istemine ilişkindir.
Her ne kadar istifa eden ortakların yükümlülükleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine kıyasen, istifanın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden, davacının bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir ise de, bu hükmün esasen sonradan ihraç kararını iptal ettirerek yeniden ortaklığa dönen, diğer bir anlatımla ortaklık ilişkisi ile hak ve yükümlülükleri devam eden ortaklar için geçerli olduğunun, ortaklıktan istifası ya da ihracı kesinleşen ve bu nedenle hak ve yükümlülükleri sona eren ortaklar için uygulanamaması gerektiğinin kabulü icap eder. Zira, ortaklık ilişkisi sona eren ortakların sona ermeden itibaren akçalı yükümlülükleri devam etmeyeceği için, bu gibi ortaklara haklarını iade etmek durumunda olan kooperatifin bu aşamada, önce bu ortaklardan akçalı yükümlülüklerini yerine getirmelerini istemesini doğru görmemek gerekir. Aksi halde, ortaklığın sona ermesine kadar yatırılmayan bir kısım aidat asıllarının tekrar yatırtılması durumunda zaten, bunların da yine iade kapsamında geri verilmesi gerekeceğinden, bunların iade aşamasında, kooperatife ödetilmesinde davalının hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmelidir. Temerrüt faizi, iade kapsamında olmadığı için faizin ödetilmesine ilişkin davalının hukuki yararının bulunabileceği akla gelebilirse de, temerrüt faizi asıl alacağın ayakta kalmasına bağlı fer’i nitelikte bir borç olduğundan, temerrüt faizini asıl alacaktan ayrı ele almamak da gerekir.
Somut olayda, davacının davalı kooperatif üyesi iken ortaklıktan istifa ettiği, çıkma payının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine iş bu davanın açıldığı, yapılan yargılama sırasında davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine yukarıdaki gerekçelerle bozulduğu, bozma sonrasında alınan bilirkişi raporuna itibar eden mahkemenin, davalı kooperatifin üyeleri arasında eşitliğe aykırı davranmadığından bahisle davanın reddine karar vermiştir.
Mahkemece karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda, davalı kooperatifin ortağı olup, ödemelerini aksatanlara gecikme zammı uygulandığı belirtilmiş ise de, davacı davalı kooperatif ortaklığından istifa etmiş olup, istifa eden ortaklar bakımından gecikme zammı uygulamasının yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır. Bu hal ise, mahkemenin bozma kapsamında eşitlik ilkesi doğrultusunda yapması gereken araştırmanın tam olarak yapılmadığını ortaya koymaktadır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yazılı ilke ve eşitlik ilkesi doğrultusunda çıkan veya çıkarılan ortaklar bakımından gecikme faizi alınıp alınmadığına dair araştırmanın duraksamaya yer vermeyecek derecede yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.