17. Hukuk Dairesi 2019/4698 E. , 2020/6617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı ... şirketine Sağlık Sigortası Poliçesi ile sigortalı olan dava dışı ... "in gerçekleşen kaza nedeniyle yaralandığını, davacı şirketinin sigortalısı ..."in tedavilerine bağlı olarak oluşan toplam 46.277,40 TL tutarındaki tedavi masrafının ödediğini, 6111 sayılı Yasa"nın 59. maddesine istinaden trafik kazalarında ortaya çıkan tedavi giderlerinin, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, rücu tazminatı olan 46.277,40 TL"nin 04/02/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Davacının davasının kabulüne, 46.277,40 TL"nin dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp
değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacı şirketin trafik kazası sonucu sigortalısına ödediği sağlık harcamalarının rücuen tahsili talebidir.
Davacılar vekili, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 46.227,40 TL’nin 04/02/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı SGK’dan tahsilini talep edilmiş, Mahkemenin ilk kararında, davanın kısmen kabulüne 10.385,00 TL tedavi giderinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, taraf vekillerince temyiz edildiği, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde faize ilişkin temyizi olmadığı anlaşılmaktadır.
Bozma öncesinde hüküm altına alınan maddi tazminat miktarına faiz işletilmediği ve davacı tarafça temyize konu edilmediği bu durum davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu açıktır.
Bu durumda mahkemece; bozmadan önceki kararda maddi tazminata faiz uygulanmadığı ve davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil edeceği dikkate alınarak hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin faize karar verilmemesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değil bozma sebebi ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden HMK"nın geçici 3/2. maddesi, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1) nolu bendindeki "dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte" ibarelerinin hükümden çıkarılarak hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,aşağıda dökümü yazılı 10,00 TL kalan onama harcının istek halinde temyiz eden davacıdan alınmasına, 05/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.