13. Hukuk Dairesi 2019/793 E. , 2019/6347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ..."den satın aldığı “... ... Toplu Konut Projesinden almış olduğu daireyi 2008 Ağustos-Eylül ayında teslim aldığını, ancak dairenin içinde, sitede ve ortak alanlarda bulunan eksik ve ayıplı işlerle teslim edildiğini belirterek dava konusu dairenin değer kaybının hesaplanıp, semen tenziline karar verilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili mahkemeye vermiş olduğu 15.8.2014 günlü ıslah dilekçesi ile talebini 30.377,00 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL"nin dava tarihinden, 4.593,00 TL"nin ıslah tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairemiz 03/12/2015 tarih 2015/27347 esas 2015/35420 karar sayılı bozma ilamı ile;"..... Somut olayda, davacının dava dilekçesinde belirtilen, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tesbit edilen gizli ayıpların esasen bir bütün halinde yalıtımdan kaynaklı olduğu, bir kısmının da asansör ve diyafon ve yangın kapısına ilişkin olduğu belirtilmiştir. Taşınmazı 2008 ağustos-eylül aylarında eksiksiz olarak teslim aldığını bildiren davacı kural olarak teslim tarihi ile dava tarihi arasında çıkan gizli ayıplı işleri nedeniyle talepte bulunabilir ise de gizli ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü altındadır. Davacının bu yönde yaptırdığı bir mahkeme tesbiti yada davalıya gönderdiği ihtar bulunmamaktadır. O halde, davacı gizli ayıplar için ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirdiğini yasal delillerle ispatlamak zorundadır. Site yönetimi ya da üçüncü kişiler tarafından yapılan mahkeme tesbitlerinin davacı adına da yapıldığı kabul edilemez. Teslimden itibaren beş yıla yakın bir süre geçmiş olması nedeniyle, davacının bahsedilen gizli ayıplar için süresinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece davacının gizli ayıplara ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma kararı gereğince karar verilmeyerek, gerekçeli kararda "Somut olayda, davacının dava dilekçesinde belirtilen, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tesbit edilen gizli ayıpların esasen bir bütün halinde yalıtımdan kaynaklı olduğu, bir kısmının da asansör ve diyafon ve yangın kapısına ilişkin olduğu belirtilmiştir. Taşınmazı 2008 ağustos-eylül aylarında eksiksiz olarak teslim aldığını bildiren davacı kural olarak teslim tarihi ile dava tarihi arasında çıkan gizli ayıplı işleri nedeniyle talepte bulunabilir ise de gizli ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü altındadır. Davacı bu anlamda ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/164 değişik iş sayılı tespit dosyası ile ayıplar ve eksiklikler yönünden tespit yaptırarak düzenlenen bilirkişi raporunu davalıya tebliğ ettirmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/13-160 esas 2009/185 karar sayılı kararı ile delil tespiti raporunun tebliğinin ayıp ihbarı yapılmış sayılacağı yönünde kararı nazara alındığında, davacının tespit edilen gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarı yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının tespit edilen gizli ayıplar nedeniyle dava konusu taşınmazda meydana gelen 9.593,00 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir." şeklinde gerekçe belirtilerek "Davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL"nin dava tarihinden, 4.593,00 TL"nin ıslah tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" hükmü kurulmuştur.
Mahkemenin verdiği bir hükmün Yargıtay tarafından bozulması ve bu bozma ilamına gerek iradi ve gerekse kanunî şekilde uyulması halinde yerel mahkemece, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır.
Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da önceki hükümden farklı yeni bir hüküm kuramaz.
Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak doğmuş olur
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin ilk kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemiz tarafından bozulmuş, Mahkemece de bozma üzerine 05.07.2018 günlü celsede açıkça bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir, ayrıca uyma hususu gerekçeli kararda da vurgulanmıştır. Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla davalı lehine usulî kazanılmış hak meydana gelmiştir. Buna karşın bozma gereklerine aykırı olarak gizli ayıplar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin bozmaya uyulmasına karar verdikten sonra, bozmaya aykırı davranması, bozma gereklerini yerine getirmemesi hatalıdır. Açıklanan nedenle mahkemece, açıklanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.