Esas No: 2021/10601
Karar No: 2022/8734
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/10601 Esas 2022/8734 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/10601 E. , 2022/8734 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
5271 sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 23.11.2009 tarihinden, denetim süresi içinde ikinci suçun işlendiği 16.09.2014 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
A) "Resmi belgede sahtecilik" suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 22.03.2005 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanık ile müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
B) "Tehdit" suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
1) Sanığa yüklenen tehdit suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekliliği,
2) Sanığa isnat edilen ve üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren tehdit suçundan dolayı kurulan hükümden sonra, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli, 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3) Kabule göre de;
a-Sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanırken uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nin 232/6 maddesine aykırı davranılması yasaya aykırı,
b-Suç tarihinin 18.06.2007 yerine 07.06.2007 olarak gösterilmesi,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.05.2022 tarihinde hükmün açıklanması koşullarının oluşup oluşmadığına dair ön sorun yönünden Başkan vekili ...'ın karşı oyu ile oyçokluğuyla diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 17/05/2022 tarih, 2021/10601 Esas, 2022/8734 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki ek gerekçe ile birlikte katılıyorum.
Sanığın TCK’nin 106/1-1 maddeleri gereğince 7 ay 15 gün ve yine aynı yasanın 204/1, maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanması suretiyle kurulan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06/04/2016 tarih 2016/13 Esas, 2016/571 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 13/11/2009 tarih 2009/523 Es., 2009/1243 Kr. sayıyla verilen hükmün CMK’nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08/09/2015 tarih 2015/33 Esas, 2015/679 Karar sayı ile TCK’nin 86/2, 3-a, 62, 52/2. maddeleri ile doğrudan 3.000 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen hükümlerin olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının öncelikle hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı sebebi ile bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun (B) sayılı bozma düşüncesine ek gerekçe ile birlikte katılıyorum. 17.05.2022