8. Hukuk Dairesi 2014/8672 E. , 2014/9785 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/12/2012
NUMARASI : 2012/232-2012/1863
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, Bakırköy 17. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4946 sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, Pendik 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/31 sayılı Talimat dosyasında yapılan 02.01.2012 ve 13.02.2012 günlü hacze konu menkullerin davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, borçlularla ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, icra takibinin borçluya yapılan halı satışından kaynaklandığını, haczin satılan emtianın götürüldüğü yerde yapıldığını, alacaklıdan mal kaçırmak için halıların üçüncü kişiye satılmış gösterildiğini, borçluya 93.000,00 TL’nin üzerinde bir değerle satılan halıların üçüncü kişiye 7.000,00 TL civarında bir değerle satılmasının bunu doğruladığını, kaldı ki mahcuzlara ait faturaların da takip dosyasına sunulmadığını, sonradan temin edildiğini, üçüncü kişinin mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayamadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlular, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığı, borçlunun buradaki ticari faaliyetine daha öncesinde son verdiği, dava konusu halıların borçludan satın alındığını iddia ettiği, ancak sunulan faturaların usulüne uygun olarak düzenlenmediği, ticari kayıtlara işlenmediği ve ödeme hususunun da kanıtlanamadığı, diğer eşyaların borçluya ait olduğunu gösterir delillerin elde edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ve alacaklı lehine %40 tazminata karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Davacı üçüncü kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Davacı üçüncü kişi, borçludan sonra haciz adresinde faaliyete başlamıştır. Her ne kadar alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığı yönünde somut deliller dosyaya yansımamış olsa da; 01.01.2012 tarihli haciz sırasında üçüncü kişinin borçludan fatura karşılığında satın aldığını iddia ettiği halılara rastlanmıştır. Bu koşullarda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir.
İspat yükü altında olan üçüncü kişinin hacze konu halılar ile ilgili sunduğu faturalar icra takibine konu çek tarihinden yaklaşık bir ay kadar önce düzenlenmiştir. Davalı alacaklı çekin kaynağının önceden borçlu ile yapılan 19.07.2011 tarihinden itibaren düzenlenen faturalar kapsamındaki halı alım satımından kaynaklandığını iddia etmektedir, davacı üçüncü kişinin de bu duruma itirazı bulunmamaktadır.
Bu durumda hacze konu halılarla ilgili faturaların borcun doğum tarihinden sonra düzenlendiği, borçlunun faturalarda 31.05.2011’den itibaren fiilen çalışmadığı yeri yaklaşık 3 ay sonra düzenlene faturalarda faaliyet adresi olarak gösterdiği anlaşılmaktadır.
Hacze konu diğer eşyaların bir kısmı ile ilgili hiç fatura sunulamadığı, diğerleri için sunulan faturaların da borcun doğumundan sonra düzenlendiği ve bunların çoğu ile ilgili ödeme kayıtlarının yer almadığı, ticari defterin usulüne uygun tutulmadığı bilirkişi incelemesi ile saptanmıştır.
Bu koşullarda iki hacze konu eşyalar yönünden de istihkak iddiasının reddi yerine davanın kısmen kabulüne yönelik hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Kabule göre de; İİK’nun 97/13. maddesi uyarınca alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için aranan yasal koşulların ne şekilde gerçekleştiği buna göre; hangi mahcuzlar yönünden takibin ya da satışın durdurulması kararı verildiği hususları gerekçede belirtilip tartışılmadan ve tazminat oranının da 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik uyarınca 05.07.2012’den itibaren geçerli olmak üzere %20 olarak değiştirildiği dikkate alınmadan yazılı biçimde hüküm kurulması isabetli değildir. Gerçekten de gecikme tazminatına hükmedilirken, İİK’nun 36. maddesi uyarınca kararlaştırılan teminatın tutarı değil bu teminat karşılığında hangi mahcuzlar yönünden takibin ya da satışın durdurulduğu önem taşır ve bu miktar üzerinden alacağın geç elde edildiği düşünülerek hesaplama yapılması gerekir.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekili ile davalı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 296,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya iadesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.