13. Hukuk Dairesi 2014/28763 E. , 2014/25953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki kredi masraf iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kullanmış olduğu konut kredisi ve bu krediyi iki kez yapılandırması nedeniyle müzakere edilmeden haksız olarak bankaca çeşitli adlar altında toplam 5.086.93 TL kesinti yapıldığını, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart niteliğinde olduğunu, kesintilerle ilgili bilgi verilmediğini ve kesintilerin yasal olmadığını ileri sürerek 5.086.93 TL"nın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yapılan kesintilerin yasal olduğunu, davacının bilgilendirildiğini ve haksız şart içeren sözleşme hükmünün olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, konut kredisi kullandığı, çeşitli adlar altında haksız kesinti yapıldığı ve sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davalı yapılan kesintilerin yasal olduğunu ve davanın haksız olduğunu savunmuş, mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve "Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır" hükmü getirilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki davalı banka, sadece kredinin verilmesi ve yapılandırılması için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebilir. Kredi verilmesi ve yapılandırılması için gereken zorunlu masrafların neler olduğu konusunda ispat yükü ise davalı bankaya aittir. Aksi halde, diğer ücret ve masraflar başlığı altında maktuen belirlenen bir miktarın tüketiciden alınacağına dair hükmün yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğunun kabulü gerekir.
Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi imzalanmış olup bu kredi iki kez yapılandırılmıştır. Davalı banka çeşitli isimler altında kesintiler yapmış olup yukarıda açıklandığı üzere bu kesintilerin zorunlu masraf olduğunu ispat edememiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, yapılan kesintilerin zorunlu masraf olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği ve sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 9.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.