Esas No: 2007/6652
Karar No: 2007/22059
Karar Tarihi: 06.12.2007
Hukuki Dinlenilme Hakkı - İş Kazası - Tebligat - Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/6652 Esas 2007/22059 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2007/6652 E., 2007/22059 K.
21. Hukuk Dairesi 2007/6652 E., 2007/22059 K.
- HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI
- İŞ KAZASI
- TEBLİGAT
- 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 12 ]
- 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 13 ]
- 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 17 ]
- 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 18 ]
- 7201 S. TEBLİGAT KANUNU [ Madde 23 ]
- 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 73 ]
"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kararın tüzel kişi olan davalı A.Ş."ye tebliği, 7201 sayılı Tebligat Ka-nunu"nun 12. maddesine aykırıdır; bu nedenle de aynı Kanun"un 32. maddesine göre davalının beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılacağından, davalının
temyizinin yasal süre içinde yapıldığı kabul edilerek temyiz incelemesine geçildi.
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 40.000 YTL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10.02.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
HUMK"nın 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.
Bu bakımdan, davetiyenin ve tebliğ tutanaklı zarfın, davadaki ve takipteki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar dahi mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidir. Duruşmaya gelmese dahi, yoklukta davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, yasanın öngördüğü uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girişilmemesi ve delillerin toplanarak bir sonuca ulaşılması zorunludur.
Tebliğ ile ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple, tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima gözönünde tutulmalıdır.
Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, Yasa ve Tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.
Tebligat Kanunu ile Tüzüğü"nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça, tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan, onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz.
Özel hukuk tüzel kişilerine tebligatın nasıl yapılacağı Tebligat Kanu-nu"nun 12. ve 13. maddesinde ve Tebligat Tüzüğü"nün 17. ve 18. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; özel hukuk tüzel kişilerine yapılacak tebligat, bunların yetkili temsilcilerine yapılır.
Eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa, tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat, tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23. maddesinin 8. bendinde 19.03.2003 gün 4829 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile tebliğ evrakında bulunması zorunlu olan unsurlar arasına "tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının bulunması" hususu da eklenmiş olup, mahkemece bu konuda da bir değerlendirme yapılmalıdır.
Somut olayda, dava dilekçesi ve davetiyenin davalının daimi sekreteri Banu"ya tebliğ edildiği, yetkili temsilcinin işyerinde bulunmadığı veya evrakı alamayacak durumda olduğu hususlarının tebliğ memuru tarafından araştırılıp tebligat belgesine şerh verilmediği görülmektedir. Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğü"nün tamamen şekle ilişkin kuralları içermesi nedeniyle, tüm unsurları İle birlikte uygulanması zorunlu olduğundan, hakimin tebligat yapılan kişinin şirketin yetkili temsilcisi olup olmadığını yöntemince araştırması gerekir. Bu durumda tebligatın usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Usulüne uygun olmayan tebligata dayanılarak adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenme hakkı gözardı edilerek davalının yokluğunda karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 13.10.1965 gün, 1965/2-793-360 sayılı ilamı, 16.09.1981 gün, 1980/7-2371-604 sayılı ilamı, 10.12.1982 gün, 1982/14-655-939 sayılı ilamı, 22.06.1988 gün, 1988/12-266-486 sayılı ilamı, 25.05.2002 gün, 2002/5-327-316 sayılı ilamı, 28.02.2007 gün, 2007/12-95-94, 04.04.2007 gün, 12/200-87 sayılı ilamlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Son uç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 06.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.