Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 3.7.1952 tarih 22 nolu murisleri adına kayıtlı tapulu taşınmazının kadastro tespiti esnasında tespit dışı bırakıldığını ileri sürerek tapulu taşınmazın adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı hazine, taşınmazın kadastro sırasında 113 ada 90 parsel olarak orman vasfı ile tescil edildiğini 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, HUMK’nun 409/5 md. uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karar, davalı hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava tespit harici bırakılan tapulu olduğu iddia edilen taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece HUMK’nun 409 /5 md.uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davanın 19. 10. 2007 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HUMK’nun 409. maddesi uyarınca 3 aylık süre içerisinde yenilenmemesi üzerine 22.01. 2008 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak,davada davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesinin 1. bendi gereğince davalı yararına avukatlık parasına hükmedilmemiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Hükmün açıklanan nedene hasren HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, 25.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.